G�l Bah�esinden Bir Demet -58
 
 
Hasret ate�ine yanmaktan m�d�r
A�k�n ne�esine kanmaktan m�d�r

Selemli dostlar� anmaktan m�d�r
Kanl� gözya�lar� akar gözünden

Öyle içlisin ki gören �a��yor
Dur dedikçe gözya�lar� ta��yor
Kendine gel desen kalbin co�uyor
A�lasan inlesen de yeridir
�nsan� de�il bu a�k da�lar eritir

Resul haz duyard� gece kalkmaktan
Hakk�n huzurunda fazla kalmaktan
Ayaklar �i�erdi namaz k�lmaktan
Yaz�k bana yaz�k ayk�r� gittim
Onun sünnetine ihanet ettim

Hazreti Muhammed Hakk'�n sesidir
Her iki dünyan�n efendisidir
Arap-acem onun bir bendesidir
Zaman o gül gibi gül görmü� de�il
Sen de o güzelin önünde e�il

Bütün nebilerden üstündür elhak
Bir ba�ka özenle yaratm��t� Hakk
Hele bir ilmine keremine bak
Onun kemâline eren olmad�
Daha öylesini gören olmad�

Sîret ve sûreti tamam olunca
Nebîler fihristi hitam bulunca
En sonra o geldi vakit dolunca
Ar�n�p süzüldü kemâle erdi
Bu sebeple Allah habîbim derdi

Elbet anlatamaz �âir böylesin
Nutku tutulmu�tur kalem neylesin
B�rak ta son sözü ilim söylesin
Âdem evlâd�n�n o en has�d�r
Yarat�lm��lar�n en âlâs�d�r

Gün olur ki bir olay gelirse ba�a
Kesip ümidi dü�me tela�a
Kereminden mahrum eder mi hâ�â
Resûl'ün yakt��� me�'ale sönmez
O kap�y� çalan eli bo� dönmez.
 
 
Çeviri : Prof.Dr. Mahmut Kaya
"Kaside-i Bürde'yi Türkçe Söyleyi�" den.
HUZUR PINARI
www.huzurpinari.com
www.serenityfountain.org
www.cocukpinari.com

(Sitelerimiz her gün güncellenmektedir)
Gül Bahçesinden Bir Demet -58


172. (�lm ikidir: Beden bilgisi, din bilgisi.) [Zübdet-ül-ahbâr; Riyâd-un-nâs�hîn; Tam �lmihâl Seâdet-i Ebediyye s.1045] Ya’nî ilmler içinde en lüzûmlusu, rûhu koruyan din bilgisi ve bedeni koruyan s�hhat bilgisidir diyerek, her�eyden önce, rûhun ve bedenin zindeli�ine çal��mak lâz�m geldi�ini emr buyurdu. Bunun, imâm-� �âfi’înin “rahmetullahi teâlâ aleyh” sözü oldu�unu bildirenler de vard�r. Bu yüce imâm�n her sözü, âyet-i kerîme ve hadîs-i �erîflerin aç�klamas�d�r. �slâm dînine kar�� olanlar, ona doktorluk ile de sald�ram�yor. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, t�b bilgisini çe�idli �ekllerde medh buyurdu. �slâmiyyet, beden bilgisini, din bilgisinden önce ö�renme�i emr ediyor. Çünki, bütün iyilikler, bedenin sa�lam olmas� ile yap�labilir. Bugün, bütün üniversitelerde okutuluyor ki, doktorluk iki k�smd�r: Biri hijiyen, ya’nî s�hhati korumak. �kincisi, terapötik, ya’nî hastalar�, iyi etmekdir. Bunlardan birincisi ba�da gelmekdedir. �nsanlar� hastal�kdan korumak, sa�lam kalma�� sa�lamak, t�bb�n birinci vazîfesidir. Hasta insan, iyi edilse de, çok kerre, âr�zal�, çürük kal�r. ��te islâmiyyet, tabâbetin birinci vazîfesini, hijiyeni garanti etmi�, te’mînât alt�na alm��d�r. (Mevâhib-i ledünniyye) ikinci k�smda, Kur’ân-� kerîmin, t�bb�n iki k�sm�n� da te�vîk buyurdu�u, âyet-i kerîmeler gösterilerek isbât edilmekdedir.
173. (Nerede ilm varsa, orada müslimânl�k vard�r. Nerede ilm yoksa, orada kâfirlik vard�r!) [Tam �lmihâl Seâdet-i Ebediyye s.1047] O hâlde, kâfirlere aldanmamak için dînimizi ö�renmekden ba�ka çâre yokdur. Dînimizi nereden ö�renece�iz? Gençleri aldatmak için iftirâ ve yalanlarla hâz�rlanan veyâ papas, mason kitâblar�ndan terceme edilmi� olan süslü yaz�lardan, radyolardan, filmlerden mi? Yoksa, para kazanmak için yanl�� kitâblar�, Kur’ân tercemeleri yazan câhillerden mi? Dü�man filmleri, Peygamberlerin “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” hayât�n�, islâm târîhini, yanl��, i�renç olarak gösteriyor, uydurma resmler yap�yorlar. Müslimânlar, bu bozuk filmleri, do�ru sanarak, seyr ediyor. Dinleri, îmânlar� bozuluyor. Dü�manlar�n radyosu, filmleri, mecmû’alar�, böyle yayl�m ate�ine devâm etmekdedir. Bu hücûmlardan korunmak için, dînimizi nereden ö�renelim! Gözü a�r�yan kime ba� vurur? Çöpçüye mi, avukata m�, matematik ö�retmenine mi, yoksa göz mütehass�s� olan doktora m�? Elbet, mütehass�sa gidip, çâresini ö�renir. Dînini, îmân�n� kurtarmak için çâre arayan�n da, avukata, matematikçiye, sinemaya de�il, din mütehass�s�na ba� vurmas� lâz�md�r. Din mütehass�s� nerede ve kim? Beyrutda, M�srda, Sûriyede, Irâkda arabca ö�renen tercümânlar m�? Hay�r. Din mütehass�slar�, �imdi toprak alt�nda! Dünyâda bulmak çok güc! Bugün, dînimizi, o büyük âlimlerin kitâblar�ndan okuyup, ö�renece�iz! Din bilgileri, Ehl-i sünnet âlimlerinden veyâ bunlar�n kitâblar�ndan ö�renilir. Ke�f ile, ilhâm ile, ilm elde edilmez. Bunlar�n kitâblar�n� okuyan, hem ilm ö�renir, hem de kalbleri temizlenir.
174. (Onlar görüldükleri zemân, Allahü teâlâ zikr edilmi� olur.) [�r�âd-üt-tâlibîn; �bni Mâce; Ezkâr; Râb�ta-i �erîfe; Tam �lmihâl Seâdet-i Ebediyye s.1057] Bir Velîyi görmek, Allahü teâlây� hât�rlama�a sebeb olaca��, bu hadîs-i �erîf ile bildirilmi�dir. Nefs dâimâ harâmlar�, zararl� �eyleri yapma�� dü�ünür. Kalbin kendinde hiç dü�ünce yokdur. Ona, akl�n ve nefsin ve his uzvlar�ndan dimâga ve dimâgdan kalbe ula�an harâm �eylerin dü�ünceleri gelerek hasta yapar. Kalbi bu hataralardan kurtarmak güçdür. Bu dü�üncelerden kurtulursa, Allahü teâlây� hât�rlar, dü�ünür. Ya’nî kalb, hiç dü�üncesiz kalmaz. Kalbin hataralardan kurtulmas� Allahü teâlân�n ismini çok söylemekle veyâ bir Velîyi severek görmek ile olur. Bir Velî bulamazsa, ismini i�itdi�i bir Velînin hayât�n� okuyup ö�renir. Onu çok sever. Hep onu dü�ünür. Bir insan, kendisine islâmiyyeti do�ru olarak ö�reten, kendisini dünyâ ve âh�retde felâketlerden kurtaran, ebedî se’âdete kavu�duran vesîleyi görerek veyâ kitâblar�ndan tan�yarak, onu cân� gibi sever. Onu görünce, göremezse, severek dü�ündükce, Resûlullahdan ona gelen feyzler bunun kalbine de akar. (Makâmât-i Mazheriyye), 74. cü sahîfesinde diyor ki, (Mükerrem hân ölece�i zemân, ba��na Ubeydüllah-� Ahrâr�n takkesini koydular. Onu al�n! Yerine üstâd�m�n külâh�n� geçirin! Çünki, beni se’âdetlere kavu�duran odur, dedi). Dü�ünülen �eklin, Velînin tam kendisi olmas� �art de�ildir. Hergün, sabâh ve ak�am gözleri kapat�p, be�-on dakîka ayn� sûret dü�ünülürse, bir müddet sonra, bu Velînin rûhu, o sûretde görünerek, rü’yâda oldu�u gibi, konu�ma�a ba�lar. �hsânlarda bulunur. (Hadîka)da, yüzseksenikinci sahîfede diyor ki, (Buhârînin, Ebû Hüreyreden “rad�yallahü anh” haber verdi�i hadîs-i �erîfde, (Allahü teâlâ, “Kulum farzlar� yapmakla bana yakla�d��� gibi ba�ka �eyle yakla�amaz. Kulum nâfile ibâdetleri yap�nca, onu çok severim. Öyle olur ki, benimle i�itir. Benimle görür. Benimle her�eyi tutar. Benimle yürür. Benden her ne isterse veririm. Bana s���n�nca, onu korurum” buyurdu) denilmekdedir.) Bu hadîs-i kudsîden anla��l�yor ki, bir müslimân, sohbetlerinde bulunarak veyâ kitâblardan okuyarak, tan�d��� ve sevdi�i, uzakda veyâ kabrde bulunan bir Velîyi, ismi ile ça��r�r ve yalvar�rsa, Allahü teâlâ, o Velîye i�itdirir. Velî de, ona imdâd eder. Bir Velî, olmu� veyâ ilerde olacak bir�eyi ö�renmek isterse, Allahü teâlâ, ona bildirir. Allahü teâlân�n, Velîlere olan, bunlar gibi ihsânlar�na, ikrâmlar�na (Kerâmet) denir. Bedreddîn-i Serhendî, (Hadarât-ül-kuds) kitâb�nda, imâm-� Rabbânînin kerâmetlerinden binlerce gördü�ünü ve i�itdi�ini yaz�yor ve bunlardan yüzden fazlas�n� bildiriyor. Kalb fânî olunca, ya’nî hiçbir�eyi hât�rlamay�nca, akl�n, fikrin ve hâf�zan�n da dünyâ i�lerini unutmas� îcâb etmez. Kalb, fânî iken de, bütün organlara, akla, fikre, hâf�zaya, her nev’ dünyâ i�lerini yapd�r�r, ba�ka insanlar gibi dünyâ i�lerine de çal���r. Bütün insanl�k vazîfesini, her iyili�i Allah r�zâs� için yapar. Bütün yapd�klar� ibâdet olur.

huzurp�nar�
www.huzurpinari.com
www.huzurpinari.net
www.huzurpinari.org
www.serenityfountain.org
www.cocukpinari.com
www.huzurpinaricocuk.com

(Sitelerimiz her gün güncellenmektedir)
HUZUR PINARI