154. (Her yüz senede bir müceddid zâhir olur. Ümmetimin işlerini yeniler.) [Mekâtîb-i şerîfe; Redd-i vehhâbî; Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye s.120] (Mekâtîb-i şerîfe) kitâbının seksensekizinci mektûbunda buyuruyor ki: Sultânlar içinde Ömer bin Abdül’Azîz, din bilgilerinde imâm-ı Şâfi’î, tesavvufda Ma’rûf-i Kerhî, esrâr bilgilerinde imâm-ı Muhammed Gazâlî, feyz vermekde ve hârikalar, kerâmetler göstermekde, Abdülkâdir Geylânî, hadîs ilminde Celâlüddîn-i Süyûtî, tarîkat, hakîkat ve akâid bilgilerinin inceliklerini açıklamakda ve kalblere akıtmakda imâm-ı Ahmed Rabbânî müceddid-i elf-i sânî, müceddid idiler. Hepsi, islâmiyyetin yayılmasına, kuvvetlenmesine hizmet etdiler.
155. (Üç dürlü baba vardır: Dünyâya getiren baba, kızını veren baba ve ilm öğreten baba. Bunların hayrlısı, üstâdıdır.) [Umdet-ül-islâm; Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye s.104] İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki, (Öğreten zâta uymak, insanı çok şeylere kavuşdurur. Onun yolundan sapmak, çok tehlükelidir). (Umdet-ül-islâm) sonunda (Şir’a)dan alarak diyor ki, (Üstâd birşey emr etse, ana baba da emr etseler, evvelâ üstâdın emri yapılır.)
156. (Allahü teâlâ bir kuluna iyilik etmek isterse, onu dinde fakîh yapar.) [Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye s.439] Diğer hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Şeytâna karşı bir fakîh, bin âbidden [ibâdeti çok yapandan] dahâ kuvvetlidir). (Herşeyin dayandığı bir direk vardır. Dînin temel direği, fıkh bilgisidir). (İbâdetlerin efdali, en kıymetlisi, fıkh öğrenmek ve öğretmekdir).
|