Mevl�n� H�lid-i Ba�d�d� "kuddise sirruh"-9 |
Bir gün Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, �eyh �smâil Gazzî'ye buyurdular ki: "Bütün kitaplar�m� vakfettim." O esnâda içeriye �eyh Muhammed Nâsih Efendi girdi ve; "Efendim Seyyid Hüseyin Efendi ve berâberinde bâz� âlim zâtlar, size tâziyeye geldiler." dedi. Daha sonra onlar� kar��lay�p, oturmalar�na müsâade ettiler. O�lu Abdurrahmân için tâziyelerini kabûl etti. Ziyâretçiler gidince, �eyh �smâil Efendi de izin al�p ayr�lmak istedi. Mevlânâ hazretleri: "Bugün burada kal�n�z." buyurdu. Sonra da; "�nsanlar�n; "Mevlânâ Hâlid kerâmet izhar ediyor." demelerinden korkmasayd�m, bütün arkada� ve dostlar�mla vedâla��rd�m. Bu Cumâ gecesi gidece�imizi zannediyorum." buyurdu. Daha sonra kendisine yemek getirildi�inde; "Bu ve bundan ba�ka yemeklerden yiyemeyece�im, ölümü isteyen hem de yemek yiyen hiç bir kimse gördünüz mü?" buyurdu. Uzun bir müddet dünyâ yemeklerinden yemedi. Sonra; "Dünyâ yemeklerine doymu� oldu�um hâlde, Rabbime kavu�may� arzu etmem." diyerek, evlâd� ile �akala�an bir baba gibi, ayaklar�n� evin içinde yere vurdu. Bundan önce böyle bir hâl kendilerinden görülmemi�ti. Sonra kitaplar�n bulundu�u yere gitti. Emânet ald��� kitaplar� sâhiplerine göndermeye ba�lad�. Çoluk-çocu�una teker teker nasîhat ve vasiyet ederek vedâla�t�ktan sonra; "Biz bu Cumâ gidiyoruz." buyurdu.Sonra mescide vard�. �kindi namaz�n� k�ld�ktan sonra, medresenin oldu�u tarafa yöneldi. Kap�s�na geldiklerinde, sevdiklerinden �smâil Gazzî'yi yan�na ça��r�p iltifât etti.Kütüphânesinin önünde oturdu. Önceki vasiyetini ve nasîhat� tekrar etti. Çoluk-çocu�uma ho� nazarla bak�n�z. Seçti�im vasîm �eyh �smâil Enârenî'dir. Benden sonra ir�âd vazifesinde bulunacak seçti�im talebemdir. Bu husûsu hiç kimse hat�r�ndan ç�karmas�n." buyurup, �smâil Gazzî'ye: "Bana kalemi ver, vak�f �artlar�n� yazay�m." buyurdu ve mübârek ellerine kalem al�p; "Bu kitaplar� Allah için vakfettim. Vakf�m�n �artlar� �unlard�r." diyerek �artlar�n� yazd�. Sonunda da; "Bu yaz�lan �artlarla vakfetti�im kitaplar�m�n küçük bir tânesini de olsa de�i�tiren, noksanla�t�ran kimseler üzerine; Allah'�n, meleklerinin ve bütün insanlar�n lâneti ya�s�n." buyurdular. O esnâda talebelerinden olan Hanefî mezhebi f�k�h âlimlerinin büyüklerinden Seyyid Muhammed Emîn ibni Âbidîn içeri girdi ve bâz� sorular sordu. Mevlânâ Hâlid hazretleri, her soruya cevap verdikten sonra da, hangi kitaplarda oldu�unu söyledi ve bu arada; "�u kitab� getirin." buyurdu. O kitaptaki delîllerini de gösterdi. O zaman �bn-i Âbidîn hazretleri; "Efendim! Dün gece rüyâmda hazret-i Osman'�n vefât etmi� oldu�unu gördüm. Çok büyük bir kalabal�k oldu. Cenâze namaz�n� ben k�ld�rd�m." diyerek rüyâs�n� anlatt�. Mevlânâ Hâlid hazretleri de; "Ey �bn-i Abidîn! Yak�nda ben vefât ederim. Sen de kalabal�k bir cemâat ile cenâze namaz�m�z� k�ld�r�rs�n, çünkü ben, hazret-i Osman'�n evlâd�ndan�m." buyurdu. �bn-i Âbidîn bunu duyunca çok üzüldü ve rüyâs�n� anlatt���na çok pi�mân oldu.
Daha sonra Mevlânâ Hâlid-i Ba�dadî hazretleri, sevdiklerine �öyle vasiyette bulundu: "Muhammed aleyhisselâm�n sünnetine uyunuz. Üzerinde bulundu�umuz do�ru yol üzere olunuz. Kar��la�aca��n�z güçlüklere sabr ve tahammül gösteriniz. Bizim vefât�m�zdan daha büyük musîbet size ula�maz. �ekil ve �emâilimi sayarak, ba��r�p ça��rarak a�lamak sûreti ile, rûhuma zahmet vermeyiniz. Etrafa mektuplar yazarak, vefât�ma hiçbir kimsenin üzülmemesini ve a�lamamas�n� tenbih ediniz. Beni seven ve bana muhabbet eden, Allah r�zâs� için kurban kesip sevâb�n� benim rûhuma göndersin. Rûhuma Kur'ân-� kerîm ve Fâtihalar, k�ymetli duâlar göndersin. Dünyâ sevgisi ile gönülleri dolanlar gibi sak�n siz de; "Sadakaya muhtaç de�ilim. Ancak Fâtiha ve �hlâs-� �erîflere muhtâc�m." demeyiniz. Benim için iyiliklerde bulununuz. Sadaka veriniz. Sizi bize yakla�t�racak i�ler i�leyiniz. Ömrümüz elliye ula�m��t�r. Otuz be� senelik farzlar� iskat edersiniz. Ömrümüzde ku�luk ve teheccüd namazlar�n� di�er be� vakit farz namazlar gibi hiç terk etmedik. Ey �smâil, talebe ve arkada�lar�m�n k�ymetini biliyorsun. Onlara s�k�nt� verecek �eylerden sak�n. Zannederim ki, yak�n zamanda talebelerim için bir dergâh in�â edilir." Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri bu nasîhatleri yapt���nda, s�hhatleri ve âfiyetleri yerindeydi. Sonra evlerine girdiler. Uzun zaman evden ç�kmad�klar� görülünce, talebeler, evinin hizmetçisinden haber sorup, içeri girmek ve mübârek cemâlini görmek arzular�n� bildirdiler. �çeri girmemeleri hakk�nda haber gelince, talebeleri bir hüzün ve elem kaplad�. Bir daha yanlar�na girmemek �art� ile tekrar izin istediler. O zaman içeri girilmesine müsâade ettiler. �smâil Efendi berâberlerinde oldu�u hâlde, yirmi ki�i huzurlar�na girip, ziyârette bulundular. Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, sa� yanlar�na yatm�� bir vaziyette murâkabe hâlindeydi. Hâl ve hat�rlar� sorulunca, te�ekkür ve iltifât olarak gözlerini aç�p, fazla kalmamalar�n� ve fazla konu�mamalar�n� i�âret ettiler. Talebelerinden �smâil Efendi; "Efendim zât-� âlileriniz su isterler mi?" dedi. Mevlânâ Hâlid hazretleri hâl ile; "Dünyâ ve içindekilerden vazgeçtim. �u anda Hak ile me�gûlüm." demek istediler. Bu hâllere �âhid olanlar�n hepsi, mübârek ellerini öpüp, titreyerek ve büyük bir �a�k�nl�k içinde d��ar� ç�kt�lar. D��ar�da ba�ka talebeler ve sevenleri, Mevlânâ Hâlid hazretlerinin hâlinin nas�l oldu�unu haber almak için bekle�iyorlard�. Onlara gördüklerini anlatt�lar. Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, o gece yats�dan sonra çoluk-çocu�unu yanlar�na ça��rd�lar. Onlara hitâben; "Hepinize hakk�m� helâl ettim. Birbirinizden ayr�lmay�n�z. Vefât�n�za kadar bu evde kal�n�z." buyurdular. Abdest al�p bir mikdâr namaz k�ld�ktan sonra; "�u anda tâuna tutuldum." buyurdular. Mübârek yüzleri sarard�. Sabahleyin de çoluk-çocu�una dönerek tekrar; "Bundan sonra beni me�gûl edip benden bir �ey istemeyiniz. Bir �ey isterseniz vekîlimden isteyiniz. Beni Hak'la me�gûl olmaktan al�koymay�n�z. Hiçbir kimse ile sohbet etmek istemiyorum. Rabbim ile me�gûlüm. Yan�mda hiç kimse bulunmas�n."Göz uçlar� ile k�bleye yönelip sa� yan� üzere yatarak, murâkabe ve Allahü teâlân�n kudretini tefekkürle me�gûl olmaya ba�lad�. Hastal���n�n �iddetinden; "Ah! vah!" gibi sesler aslâ duyulmay�p, her azâs�ndan, hattâ mübârek saçlar�ndan Hakk'�n zikrinin belirtileri görülüyordu. 1826 (H. 1242) senesi �evvâl ay�n�n yirmi alt�nc� günü müezzin ezân okuma�a ba�lad���nda, Mevlânâ Hâlid hazretleri Fecr sûresinin son âyetlerini okudu. Meâlen; "(Sonra Allah mümin kimselere �öyle buyurur): "Ey (îmânda sebât gösteren Allah'� anmakta huzûra kavu�an) mutmainne olan nefs, dön rabbine (Cennet'le sana haz�rlad��� nîmetlere) sen O'ndan (sana verdiklerinden ötürü) râz�, O da senden (îmân�n sebebiyle) râz� olarak. Haydi gir (sâlih) kullar�m�n içine. Gir Cennet'ime." Bu âyet-i kerîmeleri okuyup bitirdikten sonra, mübârek rûhlar� Cennet-i âlâya uçtu ve Allahü teâlâya kavu�tu |