Mevl�n� H�lid-i Ba�d�d� "kuddise sirruh"-8

Image 

Âlim ve fazîlet sâhibi bir zât olan �eyh Muhammed Haf�z Urfal� anlat�r: Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, Ba�dât'ta kalan han�m� ve o�lu �ihâbüddîn'in �am'a gelmesi için mektup yaz�nca onlar yola ç�k�p Urfa'ya geldiler. Bu esnâda Mevlânâ Hâlid hazretleri bana hitâben; "Haf�z! Çoluk çocu�umuz Urfa'ya geldiler. Sizin evinize indiler. Lakin �ihâbüddîn vefât eyledi." buyurdu. Bu sözün söylendi�i târihi yazd�m. Sonra Urfa'ya gitti�imde sordum. Tam buyurduklar� zamanda �ihâbüddîn'in vefât� vâki olmu�tu.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri �am'�n me�hûr semtlerindenKunvat'ta büyükçe ve geni� bir konak sat�n ald�. Âilesi ile birlikte oraya yerle�ti. Oran�n bir k�sm�n� vak�f olarak ba���lad�. Kona��n yan�na bir mescid yapt�rd�. Bu mescidde be� vakit namaz cemâatle k�l�nmaya ba�lad�. �leri gelenlerden ve halktan pekço�u Mevlânâ Hâlid hazretlerinin cemâat ve sohbetlerine ko�tu. Vezirler ve devlet adamlar� onun huzûrunda el pençe divan durdular. Kâfile kâfile gelenler Nak�ibendiyye yoluna girip talebesi oldular. Kendisine devletin ileri gelenlerinden mektuplar yaz�ld�, vâliler ziyâretine ko�tular. Âlimler ve �âirler üstünlü�ünü anlatan eserler ve �iirler yazd�lar. K�saca �slâm dünyâs�n�n her taraf�nda onun üstünlü�ünü ve fazîletini bilmeyen ve kabûl etmeyen kalmad�.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri �am'da kald��� müddet içinde pekçok y�k�k mescidi tâmir ettirdi. �das Câmii de bunlar aras�ndad�r. Yerle�ti�i kona��n yak�n bir yerine bir köy kurdu. Orada halîfeleri ve talebelerinden bir cemâatin kalmas�n� emretti. O köy halk�n�n dînî terbiyesini ise, halîfelerinden �eyh �smâil Enârenî ile �eyh AhmedHatib'e b�rakt�.�uvaykaCâmii olarak bilinen Murâdiye Câmiinde Muhammed Hânî'yi, Sâlihiyye'deki Câmi-i Sâhibe'deAbdülkâdir Dimlanî'yi insanlara �slâmiyeti anlatmakla ve Hatm-i hâcegân yapt�rmakla vazîfelendirdi. Kendisi de medresesinde sabahlar� �âfiî f�kh� okuttu.

�am'dayken Kudüs'e giderek Mescid-i Aksâ'y� ve büyüklerin kabirlerini ziyaret etti. Kudüs halk�ndan sayg� iltifat gördü. Kudüs'ten Urfa'ya gelerek mübârek makamlar� ziyâret etti ve insanlara vâz nasihat ederek kurtulu�lar�na vesîle oldu. Tekrar �am'a döndü. 1826 senesi hacca gidi�inde berâberinde halîfelerinden ve talebelerinden pekçok kimse de bulundu. Yol boyunca gitti�i beldelerin insanlar�na da �slâmiyeti anlatanMevlânâ Hâlid hazretleri hac vazîfesini yerine getirdi. Medîne-i münevvereye giderek sevgili Peygamberimizin kabr-i �erîfini ziyâret etti. Mekke-i mükerremede ve Medîne-i münevverede pekçok âlim ve evliyâ zâtlarla kar��la��p sohbet etti. Ayn� sene içinde �am'a döndü ve vazîfesine devâm etti.

Mevlânâ Hâlid hazretleri hayât�n�n son senesinde Ramazân-� �erîf ay�n�n son gününde halîfeleri ve sevenlerineKudüs'e gitmek istedi�ini bildirdi. Talebeleri bu habere çok sevindiler. Fakat �evvâl ay� içerisinde tâûn salg�n�, vebâ hastal��� ortaya ç�kt�. Talebeleri; "Kudüs'e gitmenin tam zamân�d�r." dediler. Onlara buyurdu ki: "�imdi üzerinde durdu�umuz mesele, tâuna kar�� sab�rl� olmakt�r. Bunun sevâb�, istedi�iniz �eyden daha çoktur." Tâunla �ehîd olup gitmenin fazîletinden ve iyili�inden bahsetti. Tâûndan ölenlerin �ehîd olaca�� hakk�nda hadîs-i �erîfleri okuyarak bu yüksek dereceye kavu�mak istedi�ini bildirdi.

O s�rada birisi gelip; "Efendim duâ edin de bana tâûn bula�mas�n." diye yalvar�nca, ona duâ ettiler. O ki�i kurtuldu. Kendileri için ise; "Rabbime kavu�may� istememekten hayâ ederim." buyurdu.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretlerinin Muhammed Behâüddîn isimli be� ya��ndaki o�lu bu sene tâûn hastal���na tutulup vefât etti. Onun vefât�n� haber al�nca, buyurdu ki: "Ey Rabbim! Bu musîbete sab�r ve geni�lik verip, beni sevinçle r�z�kland�rd�n. Önümde rûhunu ald�n. �n�âallah yüksek kat�n�zda büyük bir nasîbi olur. O�lum Behâüddîn m�knat�s�m�zd�r. Bizi kendisine çeker. Biz ona uyar�z. Vekîlimizdir." buyurdu. Nûrlu yüzlerinde sevinç do�mu�tu. Merhum o�luna sab�r ve tahammül etmenin fazîletlerini içine alan sohbet ve vâza ba�lad�. Âhirete göç eden bu temiz yavrunun Kâsiyûn Da��ndaki bir tepeye defnolunmas�n� emretti. Bu yere bundan evvel kimse defnolunmam��t�. �eyh �smâil ve �eyh Muhammed Nâsih hazretlerine techiz ve tekfinini emir buyurdu. Cenâze y�kand�ktan sonra, müslümanlar�n omuzlar�nda, ad� geçen yere götürüldü. Bizzat Mevlânâ Hâlid hazretleri imâm olup, cenâze namaz�n� k�ld�rd�ktan sonra defneylediler.

Behâüddîn'in vefât�ndan sonra, di�er o�lu Abdürrahmân da ayn� sene içinde taûndan vefât etti.Abdürrahmân gâyet zekî, merhamet sâhibi, ak�ll� bir çocuktu. O da defin haz�rl�klar� bitinceKâsiyûn isimli tepeye, karde�i Behâüddîn'in mezâr�n�n kuzey taraf�na defnedildi. Çok kalabal�k bir cemâat cenâzesinde bulundu.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, son zamanlar�na do�ru, yanlar�nda bulunan emânet kitaplar� sâhiplerine vermek için ay�rmaya ba�lad�lar. Bir ara talebelerinden birini gönderip, �eyh �smâil Enârenî'yi ça��rtt�. Ona; "Buradan hiç bir yere ç�kmam. Ancak o�lum Behâüddîn'in yan�na gitmeyi isterim." buyurdu. �eyh �smâil; "Efendim güne�in harâretinden oraya gitmek ve orada oturmak mümkün olmaz." deyince Mevlânâ Hâlid hazretleri; "Güne�in harâreti bize zarar vermez." buyurdu. Sonra kütüphânesinin önünde oturdu ve; "Ey �smâil! Beni dinle, aslâ muhâlefet etme. Vefât�mdan sonra, çoluk-çocu�um, f�k�h kitaplar�m, di�er hukûkî i�lerim için yerime vasî olarak, �smâil Enârenî'yi tâyin ettim. Ondan sonra Muhammed Nâsih, sonraAbdülfettâh, ondan sonra da seni seçtim. Mal�m�n üçte birini namaz borcumun iskât� için ay�r�n. Bir su sarn�c� in�â edin. Ben zannederim ki, ümmetin iyi zâtlar�ndan bâz� ihlâs sâhipleri, bu makâmda, sevdiklerimiz için dergâh binâ ederler. Mal�m�n üçte birinden geri kalan� da, kap�m�zdaki fakir ve yoksullara verilsin. Ölümümden daha büyük bir musîbet size gelmez. Ona kar�� sab�r ve tahammül gösteriniz. �nsanlarla münâka�a etmeyiniz." buyurdu.

�eyh �smâil de; "Efendim, bugün kalblerimizi hüzün ve kederle doldurdunuz. �n�âallah bu emir gelmez de ömrünüz uzun olur." dedi. Mevlânâ Hâlid hazretleri; "Ey �smâil! Biz �am'a ancak ölmek için geldik. Buraya geli� gâyemiz bundan ba�ka bir �ey de�ildir. Cenâb-� Hak, Beyt-i mukaddesi ve Nebiyy-i zî�ân� ziyâreti ve Hâcc-� ekberi, bize geçmi� senelerde nasîb etti. �n�âallah saâdet-i ebediyyeye nâil oluruz. Ba�ka bir �ey istemiyoruz. Bâz� inkârc�lar�n size yapaca�� ezâ ve cefâdan korkuyoruz. Bilhassa falan kimsenin ezâ ve cefâs�ndan korkuyoruz. Hak teâlâya yalvararak duâ ediyoruz ki, size eziyet verecek olan o kimse fazla ya�amas�n. Çünkü sevdiklerimize iftirâ ederek zahmet verir." buyurdu. Buyurduklar� gibi, kendilerinden k�sa bir müddet sonra o kimse öldü.