Mevl�n� H�lid-i Ba�d�d� "kuddise sirruh"-7 |
Çok sevdi�i talebelerinden ve halîfelerinden olan Seyyid Tâhâ-y� Hakkârî'ye yazd��� mektûbunda buyurdu ki:
"Allahü teâlâ, kalbimin özledi�i, rûhumun gözledi�i Seyyid Tâhâ'y�, fena ve bekâ mertebelerine kavu�makla �ereflendirsin. Allâmenin (yâni Seyyid Tâhâ hazretlerinin) bu fakîre yazd��� mektup geldi. �slâmiyetin yay�lmas�na çal��t���n�z ve Kur'ân-� kerîmin hatmi hakk�nda yaz�yorsunuz. Çok memnun olduk. �hlâs �art� ile Allahü teâlâya ne kadar ibâdet ederler, Resûlullah efendimizin sünnetine ne kadar uyarlarsa, sizin vâs�tan�zla oldu�u için, her birinin sevâb� kadar sizin de amel defterinize yaz�lacakt�r. Resûlullah'�n; "Bir kimse �slâmda sünnet-i hasene yaparsa, bunun sevâb�na ve bunu yapanlar�n sevaplar�na kavu�ur. Bir kimse �slâmda bir sünnet-i seyyie ç���r� açarsa, bunun günâh� ve bunu yapanlar�n günahlar� kendisine verilir." hadîs-i �erîfi bu sözümüze �âhiddir. Vesselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühû." Talebelerine ve sevenlerine nasîhat ederek buyurdu ki: Sizlere vasiyetim, size �slâmiyeti anlatan hocaya îtirâz� terk, Resûlullah'�n dînine ittibâ ve kendini aradan çekip, yok etmeyi bu yolun esâs� biliniz. Bu üçü olmadan bu yolda ilerleme olmaz. Bu yolun büyükleri kendilerine ba�l� olanlardan gâfil de�ildir. Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutan�n i�i de, ba�� da, saâdeti de gider. Han�m, çocuklar, mal ve mülk, Allahü teâlân�n emânetleridir. Emânetlerini istedi�i zaman al�r. Nefs-i emmâreden kurtulman�n alâmeti, insanlar�n övmesi ile ay�plamas�n�, e�it görmektir. �nsanlar�n ra�betine sevinip, aramamalar�na, etrâf�n�zda dola�mamalar�na üzülmek, basitlik, büyük ak�ls�zl�k ve anlay��s�zl�kt�r. En mühim vasiyetim �udur ki: Ölümü, âhiret hallerini ve nîmetlerin hakîki sâhibini unutmay�n�z. Elden geldi�i kadar peygamberlerin efendisinin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnetine uymada ileri gitmeye çal���n�z. Günde bin kere duyulmayacak kadar alçak sesle, Kelime-i tehlîl (Kelime-i tevhid) söyleyiniz. Hem kalbe yönelerek, hem de mânâs�n� dü�ünerek olsun. Böylece kalpte, hakîkî matlûbdan ba�ka bir �ey kalmas�n. Zîrâ büyüklerin yolunda as�l maksad mâbûddur. �hlâs ne kadar çok olursa, evliyan�n yard�m� o kadar ziyâde olur. Evliyân�n kalbleri, ilâhî nûrlar�n ç�k�p geldi�i kaynaklard�r. Onlar�n ho�nut oldu�undan, Hak teâlâ da ho�nuttur. Onlar�n kalblerinde yer eden, büyük devlete kavu�mu�tur. Bizim yolumuz, �slâm dînine ittibâ (uyma) yoludur. Herkes elinden geldi�i kadar buna çal��mal�d�r. Allah adamlar�n�n i�nesini (dokunakl� sözlerini) ilâç gibi bilmelidir. Çünkü bu tâifenin celâli, cemâl ile kar���kt�r. Yâni k�zmalar�nda da merhamet vard�r. Bütün gayretle, sünnetin yay�lmas�na ve bid'atlerin yok edilmesine çal��mal�, müslümanlar�n, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri do�ru îtikâd üzere olmalar�na u�ra�mal�d�r. Bu i�le u�ra�madan yap�lan zühd ve ibâdeti, kör, kötürüm ve ihtiyarlar da yapar. Namaz�n �art ve rükünlerini, sünnet ve edeblerini anlatan kitaplar� insanlara okuyup, tavsiye etmeniz büyük devlettir. �nsanlardan gelen s�k�nt�lara katlanmak, Allahü teâlân�n be�endi�i, Resûlullah'�n sevdi�i ve büyük evliyân�n özendi�i bir ahlâkt�r. Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretlerinin gösterdi�i pekçok kerametleri onun evliyâl�ktaki yüksek derecesini göstermekdir. Ba�dat'taykenHâc� Mahmûd Efendi isminde, servet sâhibi, kendisine ba�l� bir talebesi vard�. Bu zât, Mevlâna Hâlid'in �erefli hânekâhlar�na ve di�er yerlere kendi eliyle yüz bin kuru� harcay�p borçlanm��t�. Bir gün Mevlânâ Hâlid'in huzurlar�na gidip; "Efendim, borcumun çoklu�undan d��ar� ç�kmaya yüzüm kalmad�." deyince, Mevlânâ Hâlid hazretleri buyurdular ki: "Bir ay sabret." O, bunun üzerine; "Aman efendim, sabra tâkatim kalmad�." diyerek iki defâ tekrarlad�. Bu tekrar çok yak�nl���ndan ve samîmiyetindendi. Mevlânâ Hâlid de; "Mâdemki öyle, kald�r �u has�r� istedi�in kadar al." buyurdu. Mahmûd Efendi de has�r� kald�rd� ve alt�nda bir alt�n gördü. Alt�n� ald�, ba�ka bir alt�n gördü ve böylece her ald��� alt�n�n yerinde yeni bir alt�n gördü. Yüz bin kuru� tamamlan�ncaya kadar bu i�e devâm etti.Mahmûd Efendi bu kerâmeti görünce, Mevlânâ Hâlid'in ellerini öptü. |