Mevl�n� H�lid-i Ba�d�d� "kuddise sirruh"-6

Image

�am fetvâ emîni �bn-i Âbidin hazretleriMevlânâ Hâlid hazretlerinin sevdiklerindendi. Mevlânâ Hâlid efendimize iftirâ eden azg�nlara ve onlara inananlara bir reddiye risâlesi yaz�. Bu risâleye de Sell-ül-Hüsâmü'l-Hindî li-Nusreti Mevlânâ �eyh Hâlid Nak�ibendî ismini verdi.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri �am'da bulundu�u s�rada, onun büyüklü�ünü çekemeyenler, Osmanl�Pâdi�âh�Sultan �kinci Mahmûd'a; "Asker ve silâh topluyor, güçlenip devletinize ba� kald�rmak istiyor. Ülkeni ondan koruyas�n." diye �ikâyette bulundular. Sultan �kinci Mahmûd Han hemen büyük âlim �eyhülislâm Mekkîzâde Mustafa Âs�m Efendiyi huzûruna ça��rd�. Durumu kendisiyle görü�tü. Mustafa Âs�m Efendi; "Ey müminlerin emîri! Allahü teâlâ Kur'ân-� kerîmin Hucûrat sûresi 6. âyetinde meâlen; "Size fâs���n biri haber getirirse onu iyice ara�t�r�n." buyuruyor. Görü�üm odur ki, onun hâlini ara�t�r�p aç��a ç�karabilecek güvenilir iki ki�iyi bulup yollay�n�z. Hiç sezdirmeden gitsinler, ara�t�rmalar�n� yap�p dönsünler."

Bunun üzerine Sultan Mahmûd Han iki kimseye dervi� elbisesi giydirip ara�t�rmak için �am'a gönderdi. Dervi� k�yâfetiyle giden kimseler gizlice ara�t�rmaya ba�lad�lar. Allahü teâlâ bu kimselerin geli�ini Mevlânâ Hâlid hazretlerine mânevî olarak bildirdi. Kalbine, kendisine gelen iki misâfire ikrâmda bulunmas� ilhâm olundu. Dervi� k�yâfetindeki bu kimseleri bulduran Mevlânâ Hâlid-iBa�dâdî hazretleri onlar� yeme�e dâvet etti. Yemek haz�rlan�ncaya kadar da kendi durumunu aç�klad�. Kendi evini oda oda onlara gezdirdi. Bu odalarda ev e�yâs� d���nda hiçbir �ey bulamad�lar.

Bu hâlin Mevlânâ Hâlid hazretlerinin kerâmeti oldu�unu anlayan o kimseler, sayg� ve hürmetle ayaklar�na kapand�lar. Art�k gizleyecek bir �ey yoktu. Olan her �eyi aç�klad�lar. Ona talebe olup tasavvuf yoluna girdiler. Huzûrunda kal�p �stanbul'a dönmek istemediler. Fakat Mevlânâ Hâlid hazretleri; "Olmaz. En uygunu �stanbul'a dönmenizdir. Hazret-i Sultana durumu anlat�rs�n�z.Verilen görevi tam yerine getirmi� olursunuz. Ancak bundan sonra isteyen buraya döner, isteyen de orada kal�r. Bundan sonras� için art�k bir günâh yoktur." buyurdu.

Vazîfeli iki ki�i Sultan �kinci Mahmûd Hana dönüp �ikâyetlerin as�ls�z oldu�unu bildirdiler. Sultan da ald��� bu haber üzerine Allahü teâlâya hamd etti. �eyhülislâma da bu teklifinden dolay� te�ekkür etti. �ki ki�iden birini Mevlânâ Hâlid hazretlerinin hizmetine yollad�. O kimse �am'a gidip senelerce Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî'nin hizmetinde bulundu ve orada vefât edip türbesinin yan�na defnedildi.

Sonra Sultan Mahmûd Han�n saray nâz�rlar�ndan Mevlevî Hâlet Efendi, Mevlânâ Hâlid'in �öhret ve îtibâr�n� çekemeyerek, kendisini halîfeye çeki�tirdi. "On binlerle adam� vard�r. Devlet ve saltanat için tehlikelidir. Ortadan kald�r�lmas� lâz�md�r." dedi. Sultan Mahmûd Han; "Din adamlar�ndan devlete zarar gelmez." diyerek sözüne k�ymet vermedi. Mevlânâ Hâlid hazretleri bunu i�itince, hay�r ve selâmetle duâ etti ve; "Hâlet Efendinin ii Pîri Celâleddîn-i Rûmî hazretlerine havâle olundu. Onu huzûruna çekip cezâs�n� verecektir." buyurdu. Az zaman sonra SultanMahmûd Han Mora �syân�na sebeb oldu�u için onu Konya'ya sürdü. Orada îdâm olundu.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri bir ara üçüncü defâ Ba�dât'a gelerek �hsâiye Medresesinde yerle�ti. �nsanlara �slâmiyeti anlatmaya ve ilim ö�retip talebe yeti�tirmeye devâm etti. Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnet-i seniyyesini yay�p, sonradan ortaya ç�kan bid'atlar� kald�rd�. �lim, fazîlet ve güzel ahlâkta olgunlu�un zirvesine yükselen Mevlânâ Hâlid hazretlerinin üstünlü�ünü dost dü�man herkes kabûl etti.Ba�dât'�n âlimleri, ileri gelenleri, vezirleri ve vâlileri önünde boyun e�dikleri gibi, di�er �slâm ülkelerindeki insanlar da onun üstünlü�ünü i�itip Ba�dât'a ko�tular. Uzaktan yak�ndan onun sohbetlerine ve ilim meclislerine gelenler, zâhirî ve bât�nî üstünlüklere kavu�arak memleketlerine döndüler veya �slâm memleketlerinin çe�itli yerlerine giderek �slâmiyeti anlatt�lar.