Mevl�n� H�lid-i Ba�d�d� "kuddise sirruh"-3

 

Mevlânâ Hâlid, o velînin oldu�u beldeye gelince, yerini sordu. Uzaktan gösterdiler. Bulundu�u yere do�ru yürüyünce, velînin heybetinden Mevlânâ Hâlid'i (rahmetullahi aleyh) bir korku ve deh�et kaplay�p, gidemedi, oldu�u yerde kald�. Hemen �âh-� Dehlevî hazretlerini hat�rlad�. Korkusu gitti. O zât�n yan�na gidip, hocas�n�n selâm�n� bildirdi. O da ba��n� murâkabeden kald�r�p; "Aleyke ve aleyhisselâm." buyurdu. Sonra; "Ey Hâlid, senin fütûhât�n ve ir�âd�n�n yay�lma yeri Ba�dât't�r." deyip, tekrar murâkabeye dald�. Mevlânâ Hâlid hazretleri, o zât�n, nisbet-i Muhammedî denizine gömülmesine, feyz nûrlar� içinde bir an cemâl-i Haktan ve O'nu murâkabeden ayr�lmamas�na hayran kalarak oradan ayr�ld�.

Mevlânâ Hâlid �îrâz'a, oradan �sfehan'a sonra Hemedan'a gitti. Hangi �ehre te�rif etse, Allahü teâlân�n emirlerini ve yasaklar�n� hat�rlatmas� güzel âdetlerindendi. Bu �ehirlerdeki vâz ve nasîhatlerini duyan îtikâd� bozuk kimseler ona kötülük yapmak istedilerse de, Allahü teâlân�n korumas� ve Mevlânâ Hâlid'in heybeti sebebiyle korkup bir �ey yapamad�lar. Sonra Senendec'e, oradan da 1811 (H. 1226) senesinde vatanlar� olan Süleymâniye'ye gittiler. Bütün âlimler, fazîlet sâhipleri, talebe, �ehrin ileri gelenleri ve halk sevinç ve ne�e ile onu kar��lama�a ç�kt�. Süleymâniye'de bir bayram havas� ya�and�. Bir müddet burada kald�ktan sonra Ba�dat'a gitti. Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin dergâh�na yerle�ip be� ay kadar insanlara �slâmiyetin emir ve yasaklar�n� anlatt�. Tekrar Süleymâniye'ye dönerek ilim ö�retmeye ve talebe yeti�tirmeye devam etti.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri 1813 senesinde Süleymâniye'den tekrar ayr�l�p Ba�dât'a gitti. �kinci defâ Ba�dât'a te�riflerinde, çok kimseler kendisine talebe oldu. �r�âd nûrlar�, gün gibi her taraf� ayd�nlatt�. Ba�dât'ta en önce kendisine talebe olan, Ba�dât müftîsi Seyyid Abdullah Hayderî Efendi idi. Bu Müftî, Vâli Saîd Pa�an�n yard�m�yla, �hsâiyye, Isfahâniyye Medresesini tâmir ettirip, Mevlânâ Hâlid'e arz etti.Mevlânâ Hâlid hazretleri oraya yerle�ip ilim ve edeb ne�retmeye ba�lad�..

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, insanlara �slâmiyetin emir ve yasaklar�n� anlat�p, dünyâ ve âhirette kurtulu�a ermeleri için çal��maya ba�lad��� günlerde, Ba�dât Vâlisi Saîd Pa�a, ziyâretlerine geldi. Birçok âlimin sessiz, ba�lar� önüne e�ik, hizmetçiler gibi edeple huzûrunda oturmu� olduklar�n� gördü.Mevlânâ Hâlid hazretlerinin heybetini görünce, diz çöküp titremeye ba�lad�. Mevlânâ Hâlid'in celâl hâli gidince, Saîd Pa�an�n titremesi geçti ve duâ istedi. Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri ona duâ edip; "K�yâmette, herkes kendi nefsinden suâl olunur. Sen ise nefsinden, yâni kendinden ve emrin alt�nda olanlar�n hepsinden suâl olunursun. Hak teâlâdan kork! Çünkü, senin için önünde öyle bir gün vard�r ki, o günün korku ve deh�etinden evlâd�na süt veren analar, evlâd�n� unuturlar. Hâmile olanlar, korkudan vakitsiz do�ururlar. �nsanlar� sarho� görürsün. Onlar sarho� de�il, ancak Allahü teâlân�n azâb� çok �iddetlidir." deyip, nasîhat buyurunca, Saîd Pa�a yine titremeye ba�lad� ve yüksek sesle a�lad�.

Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri bir müddet Ba�dât'ta kal�p �slâmiyeti anlatt�ktan ve talebe yeti�tirdikten sonra memleketi olan Süleymâniye'ye döndü. Orada kendisi için bir dergâh in�â edildi. Bu dergâhta insanlara vâz ve nasîhat edip talebe yeti�tirdi.

Süleymâniye'deyken, Berzencîler'den silâhl� iki yüz ki�i, Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretlerinin öldürülmesine karar verdiler. Cumâ günü, silâhl� olarak mescidin d�� kap�s�nda beklemeye ba�lad�lar. Cumâ namaz� k�l�nd�ktan sonra, bütün halk câmiden d��ar� ç�kt�. Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, her zaman câmiden en son ç�kard�. D��ar� ç�kanlar bu silâhl� ki�ilerin Mevlânâ Hâlid hazretlerine kötülük yapmak niyetinde olduklar�n� anlad�lar. Mevlânâ Hâlid hazretleri, mescidin kap�s�ndan ç�k�p, bu silâhl� ve kötü niyetli kimselere heybetli bir nazarla bak�nca kalblerinde müthi� bir korku hâs�l oldu. Öldürmek için gelenlerden bâz�s� nâra atarak kaç��t�, bâz�lar� da yüzüstü dü�erek peri�ân oldu. Bundan sonra, Mevlânâ Hâlid hazretleri ile bütün talebeleri, hiçbir �ey olmam�� gibi, Cennet misâli olan hânekâha gittiler. Kaçan bu dü�manlar�n ço�u; "Mevlânâ câmiden ç�k�nca, onun omuzlar�nda heybetli bir arslan�n a�z�n� açm��, üzerimize atlamak üzere oldu�unu gördük. O anda akl�m�z ba��m�zdan gitti, kaçacak yer bulamad�k." dediler.