Mevl�n� H�lid-i Ba�d�d� "kuddise sirruh"2 |
![]() Mevlânâ Hâlid, Tahran'dan; Bistâm, Harkan, Semnân ve Ni�âbur'a geçti. Geçti�i yerlerdeki evliyây�, �iirleriyle medheyledi. Âriflerin kutbu Bâyezîd-i Bistâmî'nin kabrini ziyâret etti�i zaman me�hûr bir kasîde söyledi. Sonra Tûs (Me�hed) �ehrine gitti. Orada, on iki imâm�n dokuzuncusu Mûsâ Kâz�m'�n o�lu �mâm Ali R�zâ'n�n türbesini ziyâretinde de, çok güzel bir kasîde okuyarak onu medheyledi. Mevlânâ Hâlid, AhmedNâm�kî Câmî'nin kabrini ziyâret etti. Onu da Fârisî bir kasîdeyle medheyledi. Buradan Afganistan'a geçti. Hirat'a u�rad�. Hirat'�n bütün âlimleri, fazîlet sâhipleri, ziyâretine geldiler. Gelenler aras�nda Abdullah-i H�ratî (Hirevî) de vard�. Bu zât sonradan Mevlânâ Hâlid hazretlerinin talebesi oldu. Her �ehirden ayr�l�rken; âlimler, vâli ve kumandanlar ve halk ona â��k olup, saatlerce yola u�urlad�lar. Kandehâr, Kâbil, Pe�âver âlimlerinin suâllerine verdi�i cevaplarla hepsini hayran b�rakt�. Pe�âver'de çok hürmet ve tâzimle kar��land�. Âlimler onun üstünlü�ünü tasdik ve ikrâr ettiler. Sonra Lâhor �ehrinin bir kasabas�nda kâmil bir velî olan Allâme Mevlânâ Senâullah Dehlevî'yi (rahmetullahi aleyh) ziyâret etti.Mevlânâ Senâullah Dehlevî, Mazhar-� Cân-� Cânân'�n en üstün talebelerindendi. Mevlânâ Hâlid; burada ba��ndan geçenleri �öyle anlat�r: Bu kasabada bir gece kald�m. Rüyâda, �âh Abdullah-� Dehlevî hazretlerinin, yana��mdan tutup beni kuvvetle kendine çekti�ini gördüm. Sabahleyin Mevlânâ Senâullah'�n huzûruna gitti�im zaman, daha rüyâm� anlatmadan; "Karde�imiz ve seyyidimiz Abdullah-� Dehlevî'nin huzur ve hizmetlerini câna minnet bilmeli, huzur ve hizmetinde bulunmay�, sana vâd olunan nîmetlere kavu�maya sebep bilmelisin." dedi. Daha sonra o kasabadan ayr�ld�m. Hindistan'�n ba��ehri olan Dehli ismi ile me�hûr Cihânâbâd'a geldim. Aylarca süren uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra tam bir senede Dehli'ye (Cihanâbâd) ula�an Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri Dehli'ye vard���nda, Abdullah-� Dehlevî hazretlerinin bulundu�u �ehre gelmenin sevinci ile, seferdeyken yan�nda bulunan �eylerin hepsini, fakirlere da��tt�. Sonra Hindistan'�n en büyük velîsi ve büyük �slâm âlimi, �âh Abdullah-� Dehlevî'nin huzûruna kavu�tu. Abdullah-� Dehlevî, onu talebeli�e kabûl etti. Ona nefsinin terbiyesi için dergâh� temizleme vazifesini verdi. Mevlânâ Hâlid, bu kadar ilimde âlim olmas�na ra�men, hiç îtirâz etmedi. Bir gün yerleri temizleme i�i nefsine zor geldi. Derhal nefsine; "E�er mübârek hocam�n verdi�i bu �erefli vazifeden kaçarsan yerleri süpürge ile de�il, bu sakal�nla süpürtürüm." diyerek hitâb etti. Art�k bundan sonra hat�r�na böyle hiçbir dü�ünce gelmedi. Bir gün yine böyle su ta��rken, hocas� Abdullah-� Dehlevî hazretleri ile kar��la�t�. Abdullah-� Dehlevî, onun mübârek omuzlar� üzerinden Ar�'a do�ru muazzam bir nûrun yükseldi�ini ve meleklerin ona g�bta ve hayranl�kla bakt�klar�na �âhid oldu. Abdullah-� Dehlevî, Mevlânâ'n�n tasavvufta pek yüksek derecelere eri�ti�ini, kemâle gelip olgunla�t���n� görünce, bu vazifeden al�p, devaml� huzûrunda bulunmas�n� emretti. Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, orada da hocas�na canla ba�la hizmet ederek, büyük mücâhede ve çetin riyâzetler çekti. Abdullah-� Dehlevî'nin huzûrunda be� ay çal���p sohbetleri ve nazarlar�yla büyük velîlerden olmak saâdetine eri�ti. Huzur ve mü�âhede makâm�na kavu�tu. Vilayet-i kübrâ hâs�l oldu. Müceddidiyye, Kâdiriyye, Sühreverdiyye, Kübreviyye ve Çe�tiyye yolunda kemâle geldi. Abdullah-� Dehlevî'nin kalbindeki bütün esrâr ve mânevî üstünlüklere kavu�tu. Mevlânâ Hâlid-i Ba�dâdî hazretleri, feyz ve kemâl bulunca, Abdullah-� Dehlevî hazretleri; "Ey Hâlid, �imdi memleketine ve Ba�dât'a git! Oradaki Hak â��klar�n�, sevdiklerine, yâni Allahü teâlâya kavu�tur." buyurunca, Mevlânâ Hâlid hazretleri; "Ey benim sebeb-i devletim, yüksek s���na��m, efendim! Orada Hayderî ve Berzencî seyyidleri çoktur. �nsanlara do�ru yolu anlatmakla nas�l me�gûl olurum. Çünkü, onlar �öhret ve îtibâr sâhibi ve âlimlerin s���na�� durumundad�rlar. Böyle bir i�e kalk��sam, di�er insanlar bile beni men ederler." diye arz etti. "Sen, memleketine git. �r�âd ile me�gûl ol. Bütün seyyidler, senin aya��n�n topra��na yüz sürerler ve �erefli zât�na hizmetçi olurlar. Oran�n vâlileri, emînleri, âlimleri, fazîlet sâhipleri, mübârek aya��n� öperler. �imdi ne istersen vereyim, iste yâ Hâlid!" buyurdu. "Din için dünyâl�k isterim!" dedi. "Git, her istedi�ini verdim!" deyip; "Yolun üzerinde, filân yerde, evliyân�n büyüklerinden, iki seneden beri yemez, içmez, konu�maz, Hakk'a gönlünü vermi�, ölü gibi hareketsiz durup, Hakk'�n sevgisine dalm�� �erefli bir zât var. Ona selâm�m� söyle, hay�rl� duâs�n� al ve �erefli elini öp!" buyurdu. Sonra bütün talebe ve sevdikleriyle, dört millik mesâfeye kadar Mevlânâ Hâlid'i u�urlad�. Sonra; "Hâlid bürd", yâni "Hâlid her�eyi ald� götürdü." buyurdu. |