Nureddin Mahmud Zengi "rahmetullahi aleyh"
Image


Selçuklu atabeglerinden. Künyesi Ebü’l-Kâs�m Mahmûd bin �mâdeddîn Zengi’dir. 1118’de Musul’da do�du. Musul ve Haleb Atabegi �mâmeddîn Zengi’nin o�ludur. �yi bir e�itim ve ö�retim görerek, �slâm terbiyesiyle yeti�tirildi. Gençli�inden îtibâren babas�n�n seferlerine kat�larak kumandanl�k vas�flar�n� geli�tirdi.

Babas� �mâmeddîn Zengi’nin 1146’da öldürülmesinden sonra Musul Atabegli�i o�ullar�ndan Seyfeddîn Gâzi ile Nûreddîn Mahmûd aras�nda payla��ld�. Seyfeddîn Gâzi Musul merkez olmak üzere F�rat Nehrinin do�usunda kalan yerleri al�rken, Nûreddîn Haleb merkez olmak üzere F�rat Nehrinin bat�s�nda kalan yerleri ald�.

Bu s�rada Zengi’nin ölümünü f�rsat bilen Haçl� liderlerinden �kinci Joscelin, bir k�s�m H�ristiyan halkla anla�arak Urfa’y� ele geçirmeye muvaffak oldu. Nûreddîn Mahmûd bu haberi duyunca süratle gelerek kaleyi tekrar ele geçirdi. �hânet eden H�ristiyanlar� cezâland�rd�. Haleb bölgesine hâkim olup, H�ristiyanlar�n elindeki Keferlâsa ve Artak’� ald�.

1148’de Seyfeddîn Gâzi Musul’da vefât edince bâz� komutanlar Nûreddîn’in atabeg olmas�n� istediler. Fakat Kutbeddin Mevdûd atabeg oldu.

Sincar Vâlisi Nûreddîn’i dâvet ederek �ehri teslim edince, Mevdûd ordusuyla harekete geçti. Fakat iki karde� aras�ndaki anla�mazl�k bar�� ile netîcelendi.Nûreddîn Humus ve Rakka’y� al�p Sincar’� karde�ine verdi (1149). Bu târihten îtibâren iki karde� Haçl�lara kar�� Müslümanlar� birle�tirmek için çal��t�. Nûreddîn, Antakya topraklar�n� zapt etti. Harim civâr�n� ya�malat�p, �nnib Kalesini ku�att�. S�ra ile Harim’i ve Fâmiye Kalesini ald�. Mevdûd da Nûreddîn’in bu muhârebesine kat�ld�. 1153’de H�ristiyanlardan Askalan’� ald�. Askalan’� kaybeden H�ristiyanlar�n �am’a yönelmeleri üzerine �am’� Emir Mucirüddîn’den alarak kendi topraklar� aras�na katt� (1154). Esediddîn �irkûh’u �am vâlisi yapt� ve Haçl�lar�n sald�r�lar�n� bertaraf etti. Sonra M�s�r i�leriyle alâkadar olmaya ba�layan Nûreddîn Zengi �irkûh ve ye�eni Selâhaddîn Eyyûbî’yi M�s�r’a gönderdi. 1164 y�l�nda Harim’i yeniden Haçl�lardan ald�. 1169 y�l�nda �irkûh, M�s�r’da hâkimiyeti ele geçirdi. Selâhaddîn Eyyûbî, Nûreddîn Zengi’nin emriyle 1171 y�l�nda Fât�mîleri tamâmen ortadan kald�rd�.

1173 y�l�nda Anadolu’ya giren Nûreddîn Zengi, �kinci K�l�ç Arslan’a âit bâz� kasabalar� ele geçirdi. Bu esnâda Ba�dat Abbâsî halîfesi kendisine Musul, Elcezire, �rbil, Hilât, Sûriye, M�s�r ve Konya hükümdârl���n� tasdik etti�ini belirten bir men�ûr verdi. Fakat çok geçmeden Sultan Nûreddîn Zengi, �am’da vefât etti (1174). Kendi yapt�rd��� Nûriye Medresesine defnedildi. 1147-1149 y�llar� aras�nda gerçekle�en �kinciHaçl� Seferlerini netîcesiz b�rakan �slâm kahramanlar�ndan biri olan Nûreddîn Zengi, kurdu�u e�itim kurumlar�, sosyal tesisler ve yapt��� îmâr faaliyetlerinin yan�nda, güçlü bir devlet kurucusu olan Selâhaddin Eyyûbi’yi yeti�tirmesiyle de tan�nmaktad�r. Haleb, �am, Hama, Humus, Baalbek, Menbic ve di�er �ehirlerde büyük medreseler, câmiler, imâretler, kervansaraylar, hastâne ve dâr-ül-hadîsler yapt�rd�. Masraflar�n kar��lanmas�, tâmirât� ve ya�at�lmas� için büyük vak�flar b�rakt�. �am’da yapt�rd��� büyük hastâne, devrin en me�hur mütehass�s doktorlar�n�n hizmet verdi�i bir sa�l�k müessesesiydi. Hadis üniversitesi mâhiyetindeki ilk Dâr-ül-hadîsi o kurdu ve pekçok kitap vakfetti. Rasadhâne kurdurarak, güne� saati yapt�rd�. Dindâr olup, ilim adamlar�n�n hâmisiydi. Karargâh�nda dahi Kur’ân-� kerîm okutup, hürmetle dinlerdi. Ülkesini adâletle idâre etti�i için“Melik-ül-âdil” lakab�yla tan�nd�. Haftada iki gün halk�n huzûruna ç�karak �ikâyetleri dinlerdi. Haks�zl�klar�n önüne geçmek ve devletin menfaatlerini korumak için, hassas bir haber alma te�kilât� kurdu. Haberle�mede güvercinlerden de faydaland�. Kendisinin ve âile çevresinin ihtiyaçlar�n�, ihsanlar�n�, �ahsî mal�ndan kar��lard�. Ganîmetten, âlimlerin helâl dediklerinden ba�kas�n� almaz, alt�n, gümü� kullanmaz ve ipek giymezdi. Sultanl��� devrindeki siyâsî hâdiseler büyük, bulundu�u çevre çok kar���k bir yap�ya sâhip olmas�na ra�men ülkesinde �arab�n sat�lmas�n� ve içilmesini yasaklayarak, Allahü teâlân�n emrine riâyet edip halk�n�n sa�l���n� ve memleketin huzûrunu korudu.