Hüseyin Hilmi Işık Efendi (rahmetullahi aleyh) 8 Yazdır E-posta
"Seâdet-i Ebediyye"yi yazması ve ilmi faaliyetleri
Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh", 1956 senesinde "Seâdet-i Ebediyye" kitâbını neşretti. Seâdet-i Ebediyye kitâbını okuyanların teşvîki ile, ikinci kısmını da hazırladı. Bu da, 1957'de bastırıldı. Bu iki kitâp, temiz gençlikte, İslâmiyete karşı, öyle bir alâka ve câzibe uyandırdı ki, suâl yağmuru altında kaldı. Bu çeşitli soruları cevâplandırmak için, mûteber kitâplardan tercüme ederek yaptığı açıklamalar ve ilâvelerle, üçüncü kısmını da 1960'da bastırdı. Bu üç kitâbı, 1963'de bir araya getirip, "Tam İlmihâl" adını verdi. Devâmlı suâller sebebi ile, kitâbının her baskısına yeni ilâveler yaparak 1248 sayfalık eşsiz bir eser meydana getirdi. Eserin İngilizce'ye tercümesi yapıldı, "Endless Bliss" ismi verildi ve Hakîkat Kitâbevi tarafından beş cild olarak bastırıldı.
 
Abdülhakîm-i Arvasi hazretlerinin oğlu derin âlim Ahmet Mekki Efendi, Seâdet-i Ebediyye kitâbına yazdığı takrizde şöyle söylemektedir: "Asrımızın fâdıllarından, zamânımızın bir tânesinin yazmış olduğu Seâdet-i Ebediyye kitâbına göz gezdirdim. Bu kitâpta, kelâm, fıkıh ve tasavvuf bilgilerini buldum. Bunların hepsinin, bilgilerini nübüvvet kaynağından almış olanların kitâplarından toplanmış olduğunu gördüm. Bu kitâpta, Ehl-i sünnet velcemâ'at itikâdına uygun olmayan hiçbir bilgi, hiçbir söz yoktur. Ey Temiz gençler! Dînî ve millî bilgilerinizi, bu latîf, benzeri bulunmayan, belki de, ileride bir benzeri yazılamayacak olan, bu kitâptan alınız!"
 
Hüseyin Hilmi Işık efendi, 1966 senesinde İstanbul'da Işık Kitâbevi'ni, sonra da Hakîkat Kitâbevi'ni açtı. 1976 yılında, İhlâs Vakfı'nı kurdu. Türkçe, Almanca, Fransızca, İngilizce ve ofset ile hazırladığı Arabî, Fârisî yüzden fazla kitâbı dünyânın her tarafına yaydı. Bütün bu hizmetlerin, Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî hazretlerinin tasarrufları ve himmetleri ile ve İslâm âlimlerine olan aşırı sevgi ve saygısının bereketi ile olduğunu söylerdi.
 
Hüseyin Hilmi Işık "rahmetullahi aleyh", Seyyid Abdülhakîm Efendinin sohbetindeki, sözlerindeki lezzeti, başka hiçbir yerde duyamadığını söyler, "şimdi en zevkli anlarım, o tatlı günleri hâtırladığım zamanlardır" derdi. "O zamanları hâtırladıkça, hasretinden, firâk ateşinden burnumun kemikleri sızlıyor" der, şu beyti sık sık okurdu:
 
Zi-hicr-i dositân, hûn şüd derûn-i sîne cân-ı men,
Firâk-ı hem-nişînân suht magz-ı istehân-ı men!
 
(Sevdiklerimden ayrı kaldığım için, göğsümde, rûhum kan ağlıyor,
Birlikte oturduklarımın ayrılığı, kemiklerimin iliğini yakıyor!)
 
Hüseyin Hilmi Işık efendi, her sohbetinde İslâm âlimlerinin kitâblarından okur, İmâm-ı Rabbânî'nin ve Abdülhakîm-i Arvâsî'nin sözlerini aktarırken, gözleri yaşarırdı. "Kelâm-ı kibâr, kibâr-ı kelâmest" derdi. "Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür" demektir.

 
< Önceki   Sonraki >