Bir sultanın oğluna nasihatleri (2) Yazdır E-posta
 
 
www.huzurpinari.com
www.serenityfountain.org
www.cocukpinari.com

(Sitelerimiz her gün güncellenmektedir)
Bir sultanın oğluna nasihatleri (2)
 
 
 
Tevazu eden yükselir
 
Namazda maddi faydalar da vardır. Her şeyden önce, namaz kılanın bedeni ve elbisesi devamlı temizdir. Namaz kılan kişi büyüklenmez, çünkü namazın aslı tevazudur. Kendini tevazuya alıştırırsan, bedenin de sana uyar, tevazu kazanır. Sen tevazuyu gözetince, Allahü teâlâ makamını yüceltir.
 
Ramazan orucunu tut. Yılda bir ay olan kulluğu yapmayan namert olur, aklı olan namertliği kendine reva görmez. Kadı gibi şehrin ileri gelenleri ne zaman oruç tutarlarsa, sen de o zaman tut. Cahillerin sözüne uyarak, bir gün önce tutarak fitneye sebep olma. Oruçla kulun ağzı mühürlenir. Sen bu mührü bütün bedenine, diline, gözüne, ayağına, eteğine de vurmalısın ki oruç senden razı olsun.
 
Şahsiyetini ana babanın verdiği adla değil de, kendi gayretinle kazanmaya çalış. Çünkü anan ve baban sana Ahmet, Mehmet gibi bir ad verdi. Oysa senin kazandığın ad, ya âlim, ya hâkim, ya doktor, ya öğretmen veya sanatkâr olacaktır. Bu adlar halk arasında makbul olduğunu gösterir.
 
Tatlı dille konuşmayı alışkanlık haline getir. (Dili tatlı olanın dostları çok olur) demişlerdir. Ne kadar tatlı söylersen söyle, sözün yerini bilmedikçe söyleme. Çünkü yerinde söylenmeyen söz, tatlı ve güzel de olsa acı ve çirkin görünür.
 
Sıkıntıya düşeceğin sözü söyleme. Güzel söz söyleyen güzel cevap işitir. İstediğini söyleyen istemediğini işitir. (Kötü söz insanı dinden, tatlı dil yılanı ininden çıkarır) derler.
 
Birine gelen belaya sevinmezsen, sana gelen belaya da kimse sevinmez. Senden zayıf olana zulmetme, böylece sen de, senden kuvvetli olanlardan zulüm görmezsin.
 
Çorak yere tohum eken ürün alamaz. Nanköre iyilik eden, çorak toprağa tohum eken gibidir, fayda görmediği gibi zarar da görebilir. Fakat iyiliği, lâyık olandan esirgeme.
 
Elinden iyilik etmek gelmezse, bari halkı iyiliğe yönelt. Çünkü (Eddâllü alel-hayri kefâilihî), yani (Hayra yönlendiren, o hayrı işlemiş gibi olur) buyurmuşlardır.
 
Yaptığın iyilikten dolayı pişman olma ve kötülükten çok sakın. Çünkü iyiliğin ve kötülüğün karşılığı ölmeden sana erişir. İyilik ettiğin kişinin gönlü ne kadar rahat olursa, senin de gönlüne o kadar rahat erer. Kötülük ettiğin kişinin gönlüne ne kadar sıkıntı gelirse, senin de gönlüne o kadar sıkıntı gelir, belki de sen daha çok sıkıntı çekersin.
 
İki yüzlü olma, buğday gösterip arpa satma, halka kendini iyi gösterip gizlice kötü işler yapma, bu riya nişanıdır. Riyadan çok sakın.
 
İnsan iki hâl üzeredir: Sevinç ve keder. İster kederli, ister sevinçli ol, kederini ve sevincini öyle birisine söyle ki, üzülünce, o da seninle birlikte üzülsün, sevinince, o da seninle birlikte sevinsin.
 
İyiliğe ve kötülüğe çabuk sevinme ve üzülme, bu çocukların işidir. Olmayacak şey için kendinden geçme, yani olur olmaz şey için kendi durumunu değiştirme. Çünkü akıllı kişiler, olur olmaz şey için kendilerinden geçmezler ve değme yel ile deprenmezler.
 
Sevinçli iken bir musibet gelince kederlenme, refaha kavuşunca da hemen sevinme. Akıllı kişiler bunları hoş görmezler. Her yokuşun bir inişi, her zorluğun bir ferahlığı vardır. Sevinmenin sonunda bir üzüntü, üzülmenin sonunda bir sevinç vardır.
 
 
< Önceki