Gül Bahçesinden Bir Demet -54 Yazdır E-posta
HUZUR PINARI
www.huzurpinari.com
www.serenityfountain.org
www.cocukpinari.com

(Sitelerimiz her gün güncellenmektedir)
Gül Bahçesinden Bir Demet -54

160. (Her asr, önceki asrdan dahâ bozuk olur. Böylece kıyâmete kadar hep bozulur.) [Hadîka; Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye s.469] Biz, Kur’ân-ı kerîmi ve hadîs-i şerîfleri anlayacak kadar bilgili değiliz. Biz, Kur’ân-ı kerîmi, anlamak ve anladığımıza göre amel etmek için değil, kelâm-ı ilâhîden bereketlenmek, fâidelenmek için okuyoruz. Biz mukallidler, tefsîr ilmini bilmediğimiz için, ahkâm-ı islâmiyyeyi, din imâmlarımızın kitâblarından öğreniyoruz. Mezheb imâmlarımız, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını, Tâbi’înden ve Eshâb-ı kirâmdan öğrenerek, bizim kolay anlıyabileceğimiz şeklde, kitâblarına yazmışlardır. (Nahl) ve (Enbiyâ) sûrelerinde, meâl-i şerîfleri, (Âlimlerden sorup öğreniniz!) olan âyet-i kerîmeler vardır. İnsanların en iyilerinin yazdıkları kitâbları beğenmeyip, bozuk asrların bozuk adamlarına aldanmakdan Allahü teâlâya sığınırız!
 
161. (Bir müctehid, âyet-i kerîmeden ve hadîs-i şerîfden bir hükm çıkarırken, isâbet ederse, buna on sevâb verilir. Hatâ ederse, bir sevâb verilir.) [Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye s.493] Hadîs-i şerîf, bu sevâbların her düşünene değil, ictihâd derecesine yükselmiş olan islâm âlimine verileceğini, buna da, her düşünmesine değil, Nasslardan ahkâm çıkarmak için çalışmasında verileceğini göstermekdedir. Çünki, bu çalışması ibâdetdir. Her ibâdete verildiği gibi, burada da sevâb verilmekdedir. Selef-i sâlihîn zemânında ve bunların halefleri olan müctehid âlimlerin zemânında, ya’nî dörtyüz senesinin sonuna kadar, yaşama şartlarında değişmeler olunca, yeni hâdiseler ortaya çıkınca, müctehid olan âlimler, gece gündüz çalışarak, bu işin nasıl yapılması lâzım geldiğini, (Edille-i şer’ıyye) ismindeki dört kaynakdan bulup çıkarmışlar, bütün müslimânlar da, bu işi, kendi mezheb imâmlarının bulup anladığına uyarak yapmışlardı. Yapanlar da, on veyâ bir sevâb kazanırdı. Dörtyüz senesinden sonra da, bu müctehidlerin bulduklarına uyuldu. Bu uzun zemânlarda, hiçbir müslimân, hiçbir işinde çâresiz kalmadı, sıkıntıya düşmedi. Dahâ sonra müctehidlerin yedinci derecesinde de bir âlim, bir müftî yetişemediği için, şimdi dört mezhebden birinin âlimlerinin kitâblarını okuyup anlıyabilen bir müslimândan ve onun terceme etdiği kitâblardan öğrenip, ibâdetlerimizi buna göre yapmamız ve bunlara uygun yaşamamız lâzımdır. Allahü teâlâ, herşeyin hükmünü Kur’ân-ı kerîmde bildirdi. Onun yüce peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm da, bunların hepsini açıkladı. Ehl-i sünnet âlimleri de, bunları, Eshâb-ı kirâmdan öğrenip kitâblarına yazdılar. Şimdi bu kitâbları dünyânın her yerinde mevcûddur. Dünyânın her yerinde, kıyâmete kadar ortaya çıkacak olan her yeni şeyin nasıl kullanılacağı, bu kitâbların bir bilgisine benzetilebilir. Bunun mümkin olması, Kur’ân-ı kerîmin mu’cizesi ve islâm âlimlerinin bir kerâmetidir. Yalnız mühim olan şey, karşılaşılan işin nasıl yapılacağını, Ehl-i sünnet olan hakîkî bir müslimândan sorup öğrenmek lâzımdır. Mezhebsiz din adamına sorulursa, fıkh kitâblarına uymayan cevâb vererek, insanı yanlış yola sürükler.
 
162. (Âlimlerin iyisi, insanların en iyisidir. Âlimlerin kötüsü insanların en kötüsüdür.) [Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye s.494] Arab memleketlerinde birkaç sene kalıp da, arabî konuşmasını öğrenip, orada zevk ve safâ ile eğlenerek ömrünü günâh işlemekle çürütüp, sonra bir mezhebsizden, bir Ehl-i sünnet düşmanından mühürlü bir kâğıd alarak, Pâkistâna, Hindistâna dönen mezhebsiz câhillerin, gençleri nasıl aldatdıkları, kitâblarda yazılıdır. Bunların sahte diplomalarını gören ve arabî konuşduklarını işiten gençler, kendilerini din adamı sanır. Hâlbuki bunlar bir fıkh kitâbını anlamakdan âcizdirler. Kitâblardaki fıkh bilgilerinden hiç haberleri yokdur. Zâten, bu islâm bilgilerine inanmazlar, gericilik derler. Eskiden islâm âlimleri kendilerine sorulan şeylere, fıkh kitâblarından cevâb bulup, süâl edenlere bunları söylerlerdi. Mezhebsiz din adamı ise fıkh kitâbını okuyup anlıyamadığı için, câhil kafasına ve noksan aklına gelenleri söyliyerek süâl sâhibini aldatır. Onun Cehenneme gitmesine sebeb olur. Bu hadîs-i şerîf gösteriyor ki, Ehl-i sünnet âlimi, insanların en iyisidir. Mezhebsizler de, insanların en kötüsüdür. Çünki, birinciler, insanları Resûlullaha uymağa, ya’nî Cennete, ikinciler ise, insanları kendi sapık düşüncelerine uymağa, ya’nî Cehenneme sürüklemekdedirler.

www.huzurpinari.com
www.huzurpinari.net
www.huzurpinari.org
www.serenityfountain.org
www.cocukpinari.com
www.huzurpinaricocuk.com

(Sitelerimiz her gün güncellenmektedir)
HUZUR PINARI

 
< Önceki   Sonraki >