ALTIN HALKA 34-8 Yazdır E-posta

SOFU BABA'NIN AŞKI

Seyyid Fehîm her sene, Van'a gidip bir defâ
Güzel sohbetleriyle, nûr saçardı etrafa.

Mevsim yaz olduğundan, hava bir sıcaktı ki,
İnsanlar harâretten, kavruluyordu sanki.

Gençten bir kimse vardı, hem de Fehîm isminde,
Yaşardı o zamanlar, günah işler içinde.

Bu genç, dağdan bir tabak, kar temin edip bir gün,
Getirip huzûruna, arz etti o büyüğün.

Seyyid Fehîm o gence, buyurdu: "İsmin nedir?"
O gâyet sıkılarak, dedi: "İsmim Fehîm'dir."

Bir makbûl olmuştu ki, getirdiği soğuk kar,
Şefkatle etti ona, bir teveccüh ve nazar.

Bu, öyle bir teveccüh, öyle nazardı ki hem,
Kalbi, Seyyid Fehîm'in, aşkıyla doldu o dem.

Öyle bir muhabbetle, bağlandı ki o zâta,
Onun muhabbetiyle yanar oldu âdetâ.

Sonradan Seyyid Fehîm, Arvas'a etti avdet,
O sene kış mevsimi, şiddetli geçti gâyet.

Ve lâkin yanıyordu, o aşkla onun gönlü,
Onun ayrılığına, yoktu hiç tahammülü.

En son dayanamayıp, dedi ki: "Anneciğim,
Heybemi hazır et ki, Arvas'a gideceğim."

Dedi: "Gitme evladım, bir baksana şu kışa,
Çıkarsan yem olursun, dağlarda kurda kuşa."

Lâkin o, kararını, vermiş idi pek kat'i,
Zîrâ onun aşkından, kalmamıştı tâkati.

Heybesini alarak, düştü Arvas yoluna,
Ona kavuşmak için, bir mâni yoktu ona.

Her an ölüm saçarken, aç kurtlar, soğuk ve kar
O, dağ dere demeyip, gidiyordu bir karar.

Zîrâ onu götüren, bir sevgiydi, bir aşktı.
Çünkü Seyyid Fehîm'e, varıp kavuşacaktı.

Bir dağın tepesinde, tam bu aşkla giderken,
Baktı ki karşısına, bir adam çıktı birden.

Ve sordu ki: "Nereye, gidiyorsun ey Fehîm?
Eğer arzû edersen, sana yardım edeyim."

Lâkin o, cevap bile, vermiyerek hiç ona,
Yine aynı aşk ile, devam etti yoluna.

Çünkü Seyyid Fehîm'le, berâberdi o zâten,
Ve onun aşkı ile, gidiyordu esâsen.

Ve bir akşam, Arvas'ta, ezân okundu, fakat,
Namaz için mihrâba, geçmedi o büyük zât.

Herkes merak ederken, niçin beklediğini,
Seyyid Fehîm bildirdi, bu işin hikmetini.

Buyurdu: "Bir yolcumuz, geliyor, yolda şu an,
Hem de donmak üzere, neredeyse soğuktan."

Biraz sonra genç Fehîm, bir kardan adam gibi,
Kavuştu ma'şûkuna, dinlemeyip kar tipi.

Buyurdu ki: "Ey Fehîm, o yolda rast geldiğin,
Hızır'dı, niçin ondan, bir yardım istemedin?"

Dedi ki: "Beraberdim, o anda sizin ile,
Çok kolay geliyordum, sizin himmetinizle.

Siz de geliyordunuz, o yolda yanım sıra,
Sizinle beraberken, bakar mıyım Hızır'a.

Ben sizin aşkınızla, dağları aşıyordum.
Her adımda daha çok, size yaklaşıyordum."

Sofu Baba derler ki, ona Van civârında,
Ziyâret etmektedir, sevenler, mezarında.

 
< Önceki   Sonraki >