ALTIN HALKA 34-3 Yazdır E-posta

Seyyid Fehim hazretleri, hizmetlerinde bulunan Hacı Ömer Efendiyle birlikte Câmi-ül-Ezher Medresesine gittiler. Bir odaya girdiler. Bu odada oturan bir âlimin etrâfında çok sayıda kitaplar ve önünde bir kâğıt olduğu halde oturduğunu gördüler. Âlim, kitaplara bakıyor fakat önündeki kâğıda bir şey yazamıyordu. Seyyid Fehim hazretleri kâğıtta olan yazıyı bir defâda okuyup ezberledi. Çünkü bir defâ okuduğu yazıyı ezberlemek onun husûsiyetlerindendi. Âlim kimse başını kaldırıp; "Sizin okumanız var mıdır?" diye sordu. Seyyid Fehim hazretleri ilimle bir mikdâr meşgûl olduğunu bildirdi. Âlim; "Siz bu kâğıttaki yazının mânâsını bilir misiniz?" dedi. "Evet." cevâbını alınca, hayret etti ve; "Hayret! Câmiü'l-Ezher Medresesi (Üniversitesi) bütün şûbeleri (fakülteleri) ile bir haftadan beri bu meselenin halli için tâtil edildi. Reîsü'l-ulemâ başta olmak üzere bütün âlimler gece-gündüz çalışmaktadır. Bu yazının mânâ ve mefhûmunu anlamaktan âciz kaldı." dedi.Seyyid Fehim hazretleri; "Basit bir meseledir." buyurunca, âlim daha çok hayret etti.

Seyyid Fehim hazretleri anlaşılamayan meseleyi îzâh etmeye başladı. Hayretler vâdisinde dolaşan âlim, saygıyla kalkıp elini öptükten sonra, hemen kâğıt kalem alıp Fehim-i Arvâsî hazretlerinin îzâhını yazdı. Adresini alarak tekrar ellerini öptü ve ayrıldı. Seyyid Fehim hazretleri de Hacı Ömer Efendiyle birlikte kirâladıkları eve döndü.

Bir müddet sonra Câmiu'l-Ezher Medresesi Reîsü'l-ulemâsının (rektörü) gönderdiği dört âlim çıkageldi. Reîsü'l-ulemâ tarafından Câmiü'l-Ezhere dâvet edildiğini ifâde ettiler. Seyyid Fehim hazretleri dâveti kabûl buyurup, gitti. Büyük bir salonda Reîsü'l-ulemâ başta olmak üzere beş yüze yakın âlim büyük bir saygı ile kendisini karşıladılar. Seyyid Fehim hazretleriyle Reîsü'l-ulemâ yanyana oturdular. Sohbet başladı.Reîsü'l-ulemâ, Seyyid Fehim hazretlerine; "Efendi hazretleri! Tam istenen şekilde açıkladığınız mesele, Câmiü'l-Ezherce müşkil ve mânâsı anlaşılamayan bir mesele hâline gelmişti. Cenâb-ı Hakk'ın yardımıyla bu müşkilâttan bizleri kurtardınız. Câmiü'l-Ezher size sonsuz şükrân borçludur." dedi.

Birçok müşkil meselelerin halledildiği suâlli cevaplı sohbet, saatlerce devâm etti. Bu sırada Seyyid Fehim hazretleri, yanındaki Hacı Ömer Efendiden tütün çubuğunu doldurmasını ve yakmasını istedi. Hacı Ömer Efendinin hazırladığı çubuktan birkaç nefes çekip yerine koydu. Reîsü'l-ulemâ, Seyyid Fehim hazretlerinden müsâde isteyip; "Birkaç nefes de ben çekebilir miyim?" dedi. Seyyid Fehim hazretleri müsâde ettikten sonra birkaç nefes deReîsü'l-ulemâ çekti. Fakat bu sırada salondaki âlimler arasında fısıltılar başladı. İki âlim gelerek Reîsü'l-ulemâ'ya; "Efendim tütün içmenin kesin haram olduğuna dâir dört fetvâ vermiştiniz. Şimdi içiyorsunuz, hikmeti nedir?" diye sordular. Reîsü'l-ulemâ cevâben; "Yemin ederim ki bizim ilmimiz bu zâtın ilmi yanında denizde bir damla gibidir. Verâ ve takvâmız da bu zâtın verâ ve takvâsı yanında yok gibidir. Bu zâta uyarak bugünden sonra tütün içeceğim. Demek ki yanılmışım. Haram değilmiş. Haram ve günah olsaydı, bu zât ağzına koyar mıydı? Siz serbestsiniz. Benden haram olduğunu duyan herkese haram olmadığını duyurunuz." dedi.

 
< Önceki   Sonraki >