ALTIN HALKA-29-22 Yazdır E-posta
DERGÂHI TEMİZLERDİ

Bir sene yolculuktan, sonra Mevlânâ Hâlid,
Delhi�ye geldiğinde, ikindiydi tam vakit.

Delhi�nin toprağına, ilk ayak bastığında,
Dağıttı sevincinden, her ne varsa yanında.

Sonra varıp elini, öperek o büyüğün,
Talebesi olmakla, şereflendi aynı gün.

O da, ilk iş olarak, ezmek için nefsini,
Verdi ona dergâhın, günlük temizliğini.

Her zâhirî ilimde, çok büyük âlim iken,
Başladı vazîfeye, hiç îtirâz etmeden.

Kova ve süpürgeyi, her gün alıp eline,
Aylarca devam etti, dergâh temizliğine.

Kovasını kuyudan, su ile doldurarak,
Taşırdı omuzunda, bir sopaya takarak.

Dergâhtan o kuyuya, o kuyudan dergâha,
Gidip gidip gelirdi, bir günde, pekçok defa.

Hem dergâhın temizlik, işiyle uğraşırdı,
Ve hem de abdest için, depoya su taşırdı.

Üstâdının verdiği, bu temizlik işinden,
Eğer az bir gevşeklik, gelse idi içinden,

En şiddetli cezâyı, verip hemen nefsine.
Yine devam ederdi, aynı vazîfesine.

Bir gün nasıl olduysa, yaparken bu işini,
Az hissetti nefsinin, işe gayretini.

Derhâl kendi kendine, söylendi ki: �Ey nefsim,
Sana bu, çok şerefli, vazîfeyi veren kim?

Yapmak istemez isen, bu işi eğer ki sen,
Atarım elimdeki, süpürgeyi ve hemen,

Yerleri, sakalımla, süpürtürüm vallahi,
Vazîfene severek, devam et, durma haydi.�

Nefsini bu şekilde, paylayınca o biraz,
Ondan sonra nefsinden, gelmedi bir îtirâz.

Üstâdının verdiği, bu işi yapmak için,
Çalıştı canla başla, gevşeklik etmeksizin.

Su taşıya taşıya, aylarca omuzunda,
İki omuzu dahî, yara oldu sonunda.

Bir gün yine dergâha, omuzda su taşırken,
Mübârek üstâdıyla, karşılaştı âniden.

Abdullah-ı Dehlevî, şâhid oldu ki o an,
Hâlid-i Bağdâdî�nin, mübârek omuzundan,

Çıkıyor Arş�a doğru, muazzam büyük nûrlar,
Melekler hayranlıkla, onu seyrediyorlar.

Ne zaman ki üstâdı, vâkıf oldu bu hâle,
Anladı artık onun, geldiğini kemâle.

O�nu o vazîfeden, alarak en sonunda,
Emretti ki dâima, bulunsun huzûrumda.

Bâdemâ üstâdına, yaparak çok hizmetler.
Çekti çok mücâhede, ve çetin riyâzetler.

Beş ay da bulunarak, üstâdının yanında,
Olgunlaştı iyice, nazarları altında.

Bereketli sohbet ve, teveccühleri ile,
Bu vilâyet yolunda, kavuştu tam kemâle.

Abdullah Dehlevî�nin, kalbinde sır ve esrar,
Ne varsa üstünlükten, hepsine oldu mazhar.

Yâni onda bulunan, o şerefli emânet,
Hâlid-i Bağdâdî�ye, geçmiş oldu nihâyet.
 
< Önceki   Sonraki >