ALTIN HALKA-28-15 Yazdır E-posta

Hakîkî islâm âlimi, büyük Velî Abdüllah Dehlevî �rahmetullahi teâlâ aleyh� seksensekizinci mektûbunda buyuruyor ki, (Çoluk çocuğunun ihtiyâclarını te�min için ve fukarâya yardım ve İslâmiyyete hizmet için, çalışıp halâl mal kazanmak, çok iyidir. Süleymân aleyhisselâm ve emîr-ül-mü�minîn Osmân ve Abdürrahmân bin Avf ve Eshâb-ı kirâmdan ba�zıları çok zengin idiler. Bu zenginlikleri, Allahü teâlâ indindeki derecelerinin azalmasına sebeb olmadı. Fukarâ-yı sâbirîn [sabr eden fakîrler] ve agniyâyı şâkirîn [şükr eden zenginler]den hangisinin efdal olduğu ihtilâflıdır. Resûlullah �sallallahü aleyhi ve sellem� fakîrliği ihtiyâr etmişdi. (Rabbim, beni doyuruyor, içiriyor) buyururdu. Fakîrlik, ibâdete ve hizmete mâni� olursa, tâ�at yapmağa kuvvet hâsıl etmek için, zengin olmak efdaldir. Böyle zenginlik büyük ni�metdir. Allahü teâlâ, bu ni�meti dilediğine ihsân eder).

EYVAH!..

Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, müslümanlara çok şefkatli idi. Seher vakti onlara duâ ederdi. Kötülük gördüklerine de iyilik yapardı. Hâkim Kudretullah Han Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin komşusu idi. Çoğu zaman Abdullah-ı Dehlevî'yi gıybet eder, aleyhinde konuşurdu. Bir gün hapse düştü. Abdullah-ı Dehlevî hazretleri onu hapishâneden çıkartmak için çok uğraştı. Fakat bunu ona söylemedi.

Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin meclisinde dünyâ ile ilgili sözler konuşulmazdı. Birisi gıybet etse ona mâni olur, gıybet edene; "O dediğine ben daha layıkım." derdi. Bir gün yanında; pâdişahı kötülediler. O gün oruçlu idi. Kötüleyene dönerek; "Eyvâh orucumuz gitti!" buyurdu. "Siz kimseyi kötülemediniz ki!" dendiğinde; "Evet, biz gıybet etmedik, ama dinledik. Gıybette söyleyende dinleyen de aynıdır." buyurdu.

 
< Önceki   Sonraki >