ALTIN HALKA-28-3 Yazdır E-posta

DAHA OKUMAYINIZ, DAYANAMIYORUM

Kur'ân-ı kerîmi okumakdan ve dinlemekten çok hoşlanır şevk hâlinin gâlib olduğu zamanlar dinleyince kendinden geçer ve; "Daha okumayınız, dayanamıyorum." buyururdu. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin Mesnevî'sini de çok okutup, dinlerdi. Bu esnâda vecd hâli hâsıl olur, coşar, ilâhî muhabbete gark olurdu. Fakat başkalarının yaptığı gibi dînin emir ve yasaklarına uymayan halleri görülmezdi. Her hâli dine uygun olurdu.

TALEBESİ OLDU

Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapar, insanlara Allahü teâlânın emirlerini hatırlatır, yasaklarından sakınmalarını emrederdi. Bir kerre Şimşîr Bahâdır Han papazlara mahsus bir şeyi giyerek huzuruna geldi. Onu o hâlde görünce darılıp bu vaziyette yanında oturmamasını istedi. Bahadır Han, bu kadarına müsâde etmezseniz, bir daha yanınıza gelmem dedi. "Allahü teâlâ sizin bir daha böyle buraya gelmenizi nasîb etmesin." buyurdu. Huzûrundan kızarak ayrılan Bahadır Hanın içi rahat etmeyip, üzerindeki o şeyi çıkarıp, huzuruna gelerek affını istedi ve talebesi oldu.

MUKADDERDİR RIZKIMIZ

Dünyâya ve dünyâlığa rağbet etmezdi. Zamânın pâdişâhı defalarca dergâhın ihtiyaçlarını karşılayacak bir yardımda bulunmayı teklif ettiği halde, kabûl etmedi. Vâlî Emir Han da dergâhın ihtiyaçları için yardım teklif ettiğinde talebelerinden Raûf Ahmed'e buyurdu ki:

"Hediye gönderen Emîr Hana şu beyti cevap olarak yazınız.

Biz fakr-ü kanâati şeref biliriz,

Emîr Hâna söyleyin mukadderdir rızkımız.

Ve biz, Allahü teâlânın meâlen; "Semâda ise, rızkınız ve vâd olunduğunuz Cennet vardır" (Zâriyât sûresi: 22) âyet-i kerîmesine güveniriz."

RAHATSIZLIĞIMI GİDERDİLER

Bir sıkıntısı olduğunda din büyüklerinin yardımına kavuşurdu. Şöyle anlatır: "Bir defasında karnım ağrımıştı. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin rûhâniyetinden yardım istedim. O anda kendisini gördüm. Yanıma teşrîf edip, rahatsızlığımı giderdiler."

 
< Önceki   Sonraki >