ALTIN HALKA-27-6 Yazdır E-posta

Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri, şehitlik derecesine kavuşmayı çok arzu ettiğini dile getirmişti. Ömrünün son günlerini yaşadığı sıralarda huzûruna gelip gidenler iyice artmıştı. 1781 (H.1195) senesinin Muharrem ayının yedisinde Çarşamba gecesi kapısının önünde pekçok kimse toplanmıştı. Bunlar arasından üç kişi ısrarla içeri girmek istiyorlardı. Nihâyet izin alıp içeri girdiler. Bunlar Moğol ve Mecûsî idiler. Huzûruna girince, "Mazhar-ı Cân-ı Cânân sen misin?" dediler. Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri de; "Evet benim." buyurdu. Meğer bunlar Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerine kastedip, öldürmek üzere gelmişlerdi. İçlerinden biri üzerine hücum edip hançer vurmaya başladı. Vurulan hançer darbesi kalbine yakın bir yere isâbet etmiş, ağır yaralanmış ve yere yıkılmıştı. Durumdan haberdâr olan Nevvâb Necef Hân, sabah erkenden frenk bir tabib gönderdi. Tabibe; "Çabuk gidip bu mübârek zâtı tedâvî et, onu yaralayanlar da yakalanınca kısas yapılsın." dedi. Frenk tabib gidip Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin yarasına baktı ve geri dönüp kasden Nevvâb Necef Hâna; "İyileşip kurtulur, başka tabib göndermeye lüzum yok." dedi. Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretleri bu yaralı hâliyle üç gün daha yaşadı. Yaralarından devamlı kan aktı. Üçüncü gün, Cuma günü idi. Öğle vakti ellerini açıp Fâtiha-i şerîfi okudu. İkindi vaktinde; "Günün bitmesine kaç saat vardır?" buyurdu. Dört saat vardır dediler. O gün hem Cumâ, hem de Aşûre günü idi. Akşam olunca üç defâ derin nefes aldı ve şehîd olarak vefât etti. Vefâtında ebced hesâbında târih olarak meâlen: "Allah'a ve Peygambere itâat edenler, işte bunlar Allah'ın kendilerine nîmet verdiği, peygamberlerle, sıddîklarla, şehîdlerle ve iyi kimselerle berâberdirler. Bunlarsa ne güzel birer arkadaştır!" buyurulan Nisâ sûresi 69. âyet-i kerîmesinden; "Ülâike ma'allezîne en'amellahü aleyhim" kısmı söylendi. Yine Peygamber efendimizin bir hadîs-i şerîfinde; "Methe şâyân olarak yaşadı ve şehîd olarak öldü." mânâsında; "Âşe hamîden mâte şehîden." buyurduğu kısım ile ebced hesâbına göre vefât târihi söylendi. 

Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin şehîd olarak vefât etmesinden sonra, sevenleri, onun büyük bir kayıb olduğunu ifâde eden rüyâlar görmüşlerdir.

 
< Önceki   Sonraki >