ALTIN HALKA-25-3 Yazdır E-posta

Dünyâyı sevenler ve dünyâlık isteyenlerle arkadaşlık etmekten ve berâber oturmaktan şiddetle kaçınırdı. Yüksek sohbet meclisinde bulunanlar onun bir an evvel gelmesini şevkle beklerlerdi. Meclisinde olanlardan birisi, "Allah" ismi celâlini söylese, Muhammed Seyfeddîn (rahmetullahi aleyh) dehşete düşerek, kendinden geçip, kuş gibi çırpınırdı. Elinde olmayarak kendilerinden pekçok hâller ve kerâmetler zuhûr ederdi.

Bir sohbeti sırasında buyurdu ki: "Açlık ve mücâhede, hârika ve kerâmeti arttırır. Evliyânın sohbeti ise kalbe zikri yerleştirir. Sünnete tâbi olmayı kolaylaştırır. Yetecek kadar yiyiniz. Zîrâ yolumuzun büyükleri, bu yolu kalbde dâimâ Allah sevgisini bulundurmaya devâm ve sohbet üzerine kurmuşlardır. Zühd (dünyâdan uzaklaşmak) ve şiddetli mücâhedenin (nefsin istemediği şeyleri yapmak) netîcesi, kerâmet ve tasarruftan ibârettir. Biz bunları işden bile saymayız. Bizim maksadımız ancak zikre devâm, Allahü teâlânın yasaklarından kaçınıp emirlerine uymak, Resûlullah efendimizin sünnet-i şerîfine tâbi olmak, bir de çok feyz ve bereketlere kavuşmaktır."

Bir gün Muhammed Seyfeddîn hazretlerinin meclisinde bulunan kimselerden birisinin hatırından; "Şeyh çok büyükleniyor." diye geçti. Bu durum, Muhammed Seyfeddîn'e Allahü teâlânın yardımıyla zâhir olunca, ona; "Benim bu hâlim, Allahü teâlânın kibriyâ sıfatının tecellîsidir." buyurdu.

Cüzzâm hastalığına yakalanmış biri, Muhammed Seyfeddîn hazretlerine gelip şifâ için duâ istedi. O duâ edince hasta iyileşti.

Her hâli İslâmiyete ve sevgili Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine uygun olan Muhammed Seyfeddîn-i Fârûkî hazretleri bir sohbeti sırasında buyurdu ki:

"Sonsuz nîmetlerin sâhibi Allahü teâlâya hamd olsun. Peygamberlerin efendisine salât ve selâm olsun. Allahü teâlâ hepimizi dâimâ kendisiyle bulundursun ve mâsivâ ile meşgûl olmaktan bizleri korusun.

Beyt:

Allah sevgisinden başka ne varsa,

Hepsi câna zehirdir, şeker dahî olsa.

 
< Önceki   Sonraki >