ALTIN HALKA-24-7 Yazdır E-posta

Muhammed Ma'sûm Fârûkî hazretleri buyurdu ki:

• Âhıreti istiyene, Allahü teâlâ, keremi ile, din ve dünyâsına kâfîdir.

• Bî-edebin [edebsizin] hiçbiri, Allahü teâlâya vâsıl olamamışdır.  [İslâm Ahlâkı: 532, Kıyâmet ve Âhıret: 376.]

• İslâm garîb olmuşdur ve gitdikce de ziyâde garîb olur. Yeryüzünde Allah diyecek kimse kalmasa gerekdir. [Eshâb-ı Kirâm: 272.]

• Eshâbın cümlesi, sohbetin şerefi sebebiyle, ölmeden önce ölmek ile müşerref oldular.

• Eshâb arasındaki muhârebeler, düşmanlıkdan dolayı değildi. İctihâd yüzünden idi. İctihâdda hatâya da bir derece sevâb verilir. 5/36 [Se’âdet-i Ebediyye: 500.]

•  Amellerin ve tâ’atlerin ve zikrlerin kabûlü, ihlâsa bağlıdır.

• Tâ’atlerin efdali, Evliyâya muhabbet ve düşmanlara düşmanlıkdır. 4/29 [Se’âdet-i Ebediyye: 89.]

• Allahü teâlâya olan muhabbetin kadar, halk sana muhabbet eder. Senin Allahü teâlâdan korkun kadar, halk dahî senden korkar. Ve Allahü azze ve celle ile meşgûliyyetin her ne kadar olursa, nas dahî senin emrinde o kadar meşgûl olurlar. Temâmen Hak teâlâya müteveccih ol (dön) ve kimseye teveccüh eyleme. Nefsin seni meşgûl etmesin. Allahü teâlânın fadlından gayra i’timâd eyleme.

-devam edecek-

 
< Önceki   Sonraki >