ALTIN HALKA-24-2 Yazdır E-posta

İmâm-ı Rabbânî hazretleri ömrünün son günlerinde onu husûsî odasına çağırıp buyurdu ki: "Benim bu dünyâya bağlılığım yalnız bu kayyumluk vazifesi ve muâmelesi sebebiyle idi. Devamlı teveccühlerden sonra o sana verildi. Bütün mahlûkât tam bir şevk ile yüzünü sana dönüyor. Şimdi bu fânî dünyâda kalmak için sebep bulamıyorum. Bu denî, aşağı ve hakîr dünyâdan göç etmem yaklaştı." Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî hazretleri buyurdu ki: "Bu fakîr, bu gizli müjdeyi duyduğum hâlde kalbim parçalandı. Gözlerim yaşla doldu. Büyük bir elem ve üzüntü ile kendimden geçtim. Ne dilimde konuşacak kuvvet, ne kulağımda dinleyecek kudret kaldı. Bendeki bu değişmeyi görünce, şefkât ve merhametinin çokluğundan bir müddet daha yaşayacağını işâret edip; "Allahü teâlânın âdeti şöyledir ki; birini kendine çağırır, diğerini onun yerine oturtur." buyurdu.

Muhammed Ma'sûm hazretleri, babası İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin vefâtından sonra, vâz ve irşâd makâmına geçip talebe yetiştirmeye başladı. O da ilim ve feyz saçarak insanları doğru yola dâvet etti. İslâm târihinde rüşd ve hidâyeti onunki kadar yaygın olan bir âlim ve mürşid görülmemiştir. Dokuz yüz bin kişi ona talebe olup elinde tövbe etmiş, talebelerinden yüz kırk bini evliyâlık mertebelerine kavuşmuş, yedi bini de mürşid-i kâmil, tam ve olgun bir âlim olarak yetişip, irşâd ile emrolunmuştur. Talebeleri onun huzûrunda bâzan bir ayda, bâzan bir haftada evliyâlık kemâlâtına ererlerdi. Bâzılarını bir teveccühde, makamların hepsine ulaştırırdı.

Muhammed Ma'sûm hazretlerinin yetiştirdiği mürşid-i kâmillerden herbiri, bulunduğu yerlerde insanlara feyz vererek, onları irşâd ettiler, hak olan doğru yolu anlattılar. Böylece onun feyz ve mârifeti her tarafa yayıldı. Yapılan bu mükemmel hizmetler, îzâh edilemeyecek kadar umûmileşti, yaygınlaştı ve asırlar sonrasına aksetti. Talebelerinin meşhûrlarından olan Murâd-ı Münzevî hazretlerinin kabri İstanbul'dadır. İstanbul'da medfûn bulunan en büyük üç evliyâdan biridir.

 
< Önceki   Sonraki >