ALTIN HALKA-23-13 Yazdır E-posta

İmâm-ı Ahmed Rabbânînin “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” mubârek kalemlerinin dilinden ve dil kalemlerinden çıkan sözlerinden de, birkaç dâne yazalım:

Buyurdu: Evliyâ-ullahı “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” başkalarının tanımasından örten perde, insanlık sıfatlarıdır. Diğer insanların muhtâc olduklarına bunlar da muhtâcdır. Evliyâlık, bu ihtiyâcı bunlardan kaldırmaz.

Buyurdu: Allahü teâlâ, Evliyâ kullarını öyle saklamışdır ki, kendi zâhirleri bile kalblerindeki kemâlâtdan habersizdir. Nerde kaldı ki, başkaları onların hâlini bilsin.

Buyurdu: Yâ Rabbî! Bu nasıl işdir ki, kendin için Evliyâ yapdın. Onların bâtınları, (ya’nî kalbleri) âb-ı hayâtdır. Bir katre tadan, ebedî hayâtı bulmuş, se’âdet-i ebediyyeye kavuşmuş olur. Zâhirleri, ya’nî dış görünüşleri ise, öldürücü zehrdir. Yalnız zâhirlerine bakan, ebedî ölüme duçâr olmuşdur.

Buyurdu: İnsanın yaratılmasından maksad, kulluk vazîfelerini yerine getirmekdir. Vilâyet makâmlarının sonu, abdiyyet (kulluk) makâmıdır. Bunun üstünde makâm yokdur.

Buyurdu: Binlerce kimseden bir dânesini ihlâs devleti ve rızâ makâmı ile şereflendirirler. Maksad olan ihlâs ve rızâ, bu fakîre, bu yolda tâm on sene sonra verildi. Bunların özü, hakîkati, Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sadakası olarak, temâmen açıklandı. Bunun için, Allahü teâlâya hamdü senâlar olsun!

Buyurdu: Bu büyüklerin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” yolu çok kıymetli, pek azîzdir. Sünnete uymak esâsı üzerine kurulmuşdur. Şimdi Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetlerinden bir sünneti ihyâ etmekden (diriltmekden) başka bir arzûm yokdur. Hâller, mevâcid ve zevkler, isteyenlerin olsun. Kalbi, büyüklerin nisbeti [yoluna girmek] ile ma’mûr etmeli, zâhiri temâmen ahkâm-ı islâmiyye ile süslemelidir. [Ahkâm-ı islâmiyye, emrler ve yasaklar demekdir.]

 
< Önceki   Sonraki >