Cihanı Aydınlatan Nur 8 Yazdır E-posta
Yaşadıkları ve duydukları ile Abdülmuttalib, kendini kaybetmiş gibi idi; kılıcına davrandı.

-Çabuk çocuğu göster, yoksa ya seni ya kendimi helak edeceğim, diye hiddetlendi.

Amine validemiz, kayınpederinin ısrarı üzerine çocuğunun götürüldüğü evi tarif etti. Elinde kılıç ve heybetli biri duruyodu; niyetini anlayınca Abdülmuttalib'in üzerine yürüdü ve:

-Çabuk buradan savuş! Hiç kimse üç günden önce O'nu göremez. Çünkü bütün meleklerin ziyaret etmesi lazım, diyerek büyükbabayı geldiği gibi geri çevirdi. Abdülmuttalib'i; o cesur insanı korku ve titreme kapladı ve hatta kılıç, elinden kayıp yere düştü. Hemen Kureyş'e gidip başından geçenleri nakletmek istedi ise de yedi gün dili tutuldu ve tek kelime konuşamadı.

........................

Mekke'de Safa tepesi civarındaki Haşimoğulları mahallesi; bugün "Mevlid Sokağı" denilen baba evinde yaradılmışların en üstünü alemi aydınlatırken bu mes'ud anın şahidleri de vardır:

Doğumdaki hanımların biri, Peygamberimizin halası Safiye hatun'du:

-O'nun doğumunda Amine'nin evinde idim. Altı ayrı mucizeyi yaşadım.

-Doğar doğmaz başını yere koyup Rabbine secde etti.

-La ilahe illallah, innî Resulullah, dedi.

-Secdede bir şey söylüyordu sanki. Yaklaşıp dinlediğimde "Ümmetim, ümmetim" dediğini işittim.

-Orada öyle bir nur parladı ki her taraf ışık içinde kaldı. Yavruyu yıkamak istediğimde; "Ey Safiye zahmet etme; biz O'nu yıkanmış olarak gönderdik!" şeklinde meçhul bir ses duydum.

-Kundak yapacağım sırada sırtında bir mühür gördüm. Kürek kemiklerinin arasında ve iri bir ben büyüklüğünde olan bu mühürde tüylerle "La ilahe illallah Muhammedün Resulullah yazılıyordu.

-devamı var-

(Huzur Pınarı Mail Grubu)
 
< Önceki   Sonraki >