ALTIN HALKA-23-9 Yazdır E-posta

İmâm-ı Rabbânî hazretleri, yüksek derecelere ve eşsiz makamlara kavuşmuş olarak Serhende gelip, Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak isteyenleri yetiştirmekle meşgûl oldu. İrşâd sesleri dünyaya yayıldı. Hidâyet âvâzları, kalbleri behâr gibi yapıp, nice yenilikler, yeşillikler, zuhûra geldi. Kutb-ül-aktâb davulu, onun ismiyle çalındı. Vilâyet derecelerine kavuşmak, onun bir iltifâtı ile nasip oluyordu. Ebdâller ve Evtâdler, onun huzuruna koştu. Vilâyet nûrları, kerâmet bereketleri, dil ile anlatılacak, yazı ile bildirilecek cinsten değildir. Dalâlet ve şaşkınlık sahrâsında kalanlar, onun sohbetinde hidâyete kavuştu.

Uzaklık denizinde boğulmak üzere olanlar, yakınlık sâhiline, onun bir iltifâtı ile erişti. Hakîkat ve marifet tâlibleri, karınca gibi etrâfına üşüştü. Sultânlar, kumandânlar ve vâlîler, pervâne gibi bu hidâyet kaynağının ışığı ile aydınlandı. Huzurunda, talebeye nisân yağmuru gibi gelen feyzlere, yedi kat gökteki melekler gıbta eder oldu. Her tarafta, âlimler ve fâdıllar, onun büyüklüğünü, kerâmetlerini işiterek, vilâyet saçan kapısının eşiğine yüz sürmek için acele ettiler. İnsanı Allahü teâlâya yaklaştıran teveccühleri ve nazarları bereketi ile, huzura, nûra ve hiç uğraşmadan müşâhedeye ve çile çıkarmadan, tevhîde kavuştular. Vahdet denizine dalmadan, ehâdiyyet deryasında yok olmaları, hiç zahmetsiz hâsıl oldu. Kesrette vahdetin müşâhedesi, muhabbet cezbeleri ile gönül marifetleri, küçük bir iltifâtlarının semeresi oldu. Ahrâriyye nisbeti yeniden kuvvetlendi. Hattâ onun bereketli gayretleri ile bütün dünyaya yayıldı. O zamana kadar bilinen sülûk ve cezbenin ötesinde, başka nisbetler ele geçti. Ondan önce gelenlerin, iftâr etmeden oruç tutmaları, kırk gün çile çekmeleri, aç ve susuz durmaları, insanlardan uzaklaşmaları, onun huzurunda yetişenler için, özenilecek birşey olmaktan çıktı. Amellerde ve ibâdetlerde itidal üzere olmak, duâ ve tâatlerde sünnete tâm yapışmak, onların yerini aldı. Yıllarca riyâzet çekmekle ele geçebilenler, onun bereket ve teveccühü ile, hemen hâsıl oluyordu. Mübârek zatı, Allahü teâlânın büyük nîmeti ve Resûlünün vekîli oldu. Nihâyetsiz yolların rehberliği, önderliği ona verildi. İkinci bin yıllarının müceddidi oldu. Böylece, kıyâmete kadar, her kime feyz ve bereket gelse, onun vâsıtası ile gelir. Yeni yeni ilimleri, duyulmayan marifetleri, kimsenin haber vermediği sırları ve kimsenin kavuşamadığı garîb keşfleri ile, yeni bir yol açtığı güneş gibi meydandadır.

 
< Önceki   Sonraki >