ALTIN HALKA-22 - 8 Yazdır E-posta

Muhammed Bâkî-billah hazretlerini kim görse; "Yeryüzünde yürüyen bir meyyite kim bakmak isterse, Ebû Kuhâfe'nin oğluna, yâni Ebû Bekr-i Sıddîk'a baksın." hadîs-i şerîfini hatırlardı. Bununla berâber, nazarlarının heybet ve tesiri duvarlara işlerdi. Gafiller, kendisini görünce; "Onları görenler Allah'ı hatırlarlar." hadîs-i şerîfini akıllarına getirirlerdi. Hattâ öyle ki; bir gün Hindûların tarlalarının bulunduğu bir köyden geçiyordu. Orada bulunanların gözleri Muhammed Bâkî-billah hazretlerine takılınca, birbirlerine: "Bu nasıl bir insandır ki, onu görünce Allah hâtırımıza geldi." dediler.

Vefâtı yaklaştığı son günlerde hanımına; "Ben kırk yaşına gelince, büyük bir hâdise önüme gelir." buyurdu. Mübârek ellerini açtı ve; "Elimde olan çizgi, sana söylediğim sözün nişânıdır." dedi. Yine bu günlerden bir gün, eline bir ayna alıp, hanımını çağırdı ve; "Gel berâber bu aynaya bakalım." dedi. O afîfe hâtun şöyle demiştir; "Aynada, onu tamâmen beyaz sakallı gördüm ve korktum. Bana böyle görünmeyiniz, bakmaya gücüm yetmiyor." dedim. Tebessüm etti ve kendini asıl şeklinde gösterdi.

Kendi keşflerini, bir rüyâ görmüş gibi anlatmaları âdeti olduğundan, "Evliyâullahtan birine, bu yakınlarda Nakşibendî silsilesinin büyüklerinden biri âhirete intikâl edecektir. Delhî şehrinin kenârında bir yere gömülsün ve insanlara karışmaktan kurtulsun diye bildirildi." dedi. Bu zâtın kim olduğu husûsunda, bâzı talebeleri istihâre eylediler, izin verilmediğini anlayınca, istihâreden vaz geçtiler.

Bir gün kendisi için; "Bana şöyle bildirdiler ki; Senin dünyâya gelmekten maksadın, tamam oldu.Dünyâda işin kalmadı, artık sefere çıkmak îcâb ediyor." buyurdu.

Muhammed Bâkî-billah hazretleri 1603 (H.1012) senesinde bir hastalığa tutuldu ve şöyle buyurdu: Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr'ı rüyâda gördüm ve bana; "Gömlek giyiniz." buyurdu. Bu rüyâyı anlattıktan sonra, tebessüm etti ve; "Eğer yaşarsam öyle yaparım, yaşamazsam, gömleğim kefenimdir." buyurdu.

 
< Önceki   Sonraki >