ALTIN HALKA-22 - 5 Yazdır E-posta

Mîr Muhammed Nûmân hazretleri buyurdu ki: Bir gün kızımı hocamın huzûruna gönderdim. Hocam Muhammed Bâkî-billah hazretleri, daha meme emmekte olan bu çocuğu mübârek kucaklarına alıp, şefkât ve merhamet gösterdi. Çocuk, elini mübârek sakalına götürüp çekerken, bir kıl elinde kaldı. Buyurdular ki: "Mîr, senin çocuğun, bizden bir yâdigâr aldı." O günlerde vefât etti ve o mübârek sakalından bir kıl, teberrüken ve yâdigâr olarak bizde kaldı.

Beyt:

Saçlarından bir tel beni mest eder,

Hattâ çok söyledim, kokusu yeter.

Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin kalplere teveccüh ederek, kalpleri, Allah, Allah diye zikrettirmesi inâyeti umûmî idi. Bir gün İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: "Bu nîmetin umûmî olması, yâni kalbin zikretmesi ve bu yolun daha başlangıcında cezbe hâsıl olması, hocamız Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin bu yolda lâzım olan bereketli bir ilâvesidir." Muhammed Hâşim-i Keşmî, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine; "Daha evvel bu yoldaki büyüklerde bu yok mu idi?" diye sorunca, buyurdu ki: "Vardı, ama başlangıçta bu kadar umûmî değildi." Ve yine buyurdu ki: "Bu umûmiliğin sırrını, Muhammed Bâkî-billah hazretlerinden sorduğum zaman, buyurdu ki: "O zamandan bu zamâna kadar isteyenlerin, talebelerin arzu ve himmetleri azaldı ve karıştı; talebelerin anlama ve gayretleri de azaldı. Şefkatin çokluğu sebebiyle onlar mücâhede etmeksizin, uğraşmaksızın, büyük gayret sarf etmeksizin bu yola alınıyorlar. Böylece arzu ve istek sahrasında yaya yürüyenler, bineğe kavuşuyorlar ve soğuklukları sıcağa dönüyor." Muhammed Hâşim-i Keşmî demiştir ki: İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu sözleri anlatıp bitirince, bir âh çekti ve şöyle duâ etti: "Allahü teâlâ ona, talebeleri tarafından, büyük ve hayırlı karşılıklar versin!"

Delhi şehrindeki fazîletli zâtlardan biri, evliyâlık hâllerinin hâsıl olması için ne yapmak lâzımsa hepsini göze almıştı. Bunun için her tarafa başvurdu. Senelerce dolaştı, fakat kalb gözü açılmadı.Maksadına ulaşması için edilen duâlardan bir tesir görmedi. Arayış içinde olan bu fazîletli zât, Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin hâlini ve kemâlini, tasavvuftaki üstün derecesini duymuştu. Bir gün hâlini ona arz etmeye karar verip, Muhammed Bâkî-billah hazretleri at üzerinde giderken yanına yaklaştı. Atının dizginlerini tutup, büyük ve içli bir yalvarma ile vaziyetini arz etti ve meşakkatinin son bulmasını istedi. Muhammed Bâkî-billah hazretleri ona merhamet ederek atından indi ve onu şefkatle kucakladı. Kuvvetlice boynuna sarılıp sıktı. "Allahü teâlâ senin kalb gözünü açsın." dedi. O anda teveccüh için yalvaran kimse kalb gözünün açıldığını müşâhede etti. Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin teveccühü ile kalb gözü açıldı.

 
< Önceki   Sonraki >