ALTIN HALKA-18 - 5 Yazdır E-posta
Ubeydüllah-i Ahrâr "kuddise sirruh", tenhâda olsun, kalabalıkta olsun, zâhirî ve bâtınî edeplere çok dikkat ederdi. Sabâha kadar hep iki diz üstü oturduğu çok olurdu. Hizmetinde olanlara ve herkese, ihsânları, lütufları çoktu. Meşakkati, zorluğu kendisi yüklenip, başkalarının râhatını, kendi istirâhatine tercîh ederdi. Ömrü boyunca kimseden bir şey almamış, verilen şeyleri kabûl etmemiştir. Büyüklerden bir zât, kendi eliyle beyâz kuzu yününden bir kaftan dikip, ona gönderdi. Bu hediyenin helâl maldan olmasına çok dikkat etmişti. Kaftan kendisine verildiğinde; “Bu kaftanı giymek câizdir. Fakat ben, ömrüm boyunca kimseden hediye kabûl etmedim. Bunu gönderen zâtdan özür dileyin ve bu defa bu kaftanı, bizim hediyemiz olarak kendisine takdîm edin,” demiştir.
 
Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri "kuddise sirruh", bir defasında talebeleri ve sevenleriyle birlikte, büyük bir kalabalık hâlinde, şehre çok uzak olan bir arâziden geçiyorlardı. Hava çok sıcaktı. Uzakta kara çadırlardan bir oba görünmüştü. Bu obadan üç kişi, hediye takdîm etmek üzere yanlarına yaklaştı. Birisinin omuzunda semiz bir keçi, birinin de kucağında, tahtadan büyük bir çanak içinde yoğurt vardı. Bu üç kişiden oba reîsi olan kimse, Ubeydüllah-i Ahrâr hazretlerine yaklaşıp, getirdiklerini hediye olarak takdîm etmek istediklerini bildirerek; “Bu keçi helâl maldır ve size vermek üzere ayrılmıştır. Yoğurt da temizdir. Kabûl buyurmanızı istirhâm ederim,”dedi. Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri; “Ben kimsenin hediyesini kabûl etmedim. Keçiyi yine sürüye kat. Yoğurda gelince, parasını verip alabiliriz,” dedi. Oba reîsi yoğurdun buralarda kıymeti olmaz, boldur. Kimse para ile yoğurt almaz. Lütfen kabûl buyurunuz,” dedi. “Kabûl etmeyiz,” buyurup, hizmetçilerinden birine işâret edip, yoğurdu bir Şahrûh altınına satın aldırdı. Önce kendisi yedi. Sonra yanında bulunanların hepsine ikrâm ettiler.
 
Ubeydullah-i Ahrâr’ın, bütün ömrü boyunca tanıdıklarına ve tanımadıklarına, dost-düşman herkese yardım ve şefkati pek çok idi. Hiç kimseyi ayırt etmeden yaptığı iyilik ve hizmetler dillere destân idi. “Ben bu yolu, tasavvuf kitâplarından değil, halka hizmetten elde ettim. Herkesi bir yoldan götürürler. Bizi hizmet yolundan götürdüler. Hayr umduğum herkese hizmet ederim,” buyurmuştur.
 

 
< Önceki   Sonraki >