ALTIN HALKA-14 - 8 Yazdır E-posta
Seyyid Emîr Gilâl “kuddise sirruh” kendine ait bir yerde dergâh inşâ ettiriyordu. Çalışanlardan biri, kendi kendisine; ”Hiç kimse bir şey getirmiyor,“ dedi. Henüz aradan az bir zamân geçmişti ki, bir adam geldi. Çok miktârda ekmek ve üzüm getirdi. Seyyid Emîr Gilâl hazretlerinin huzûruna varıp, gece gündüz diş ağrısı çekmekteyim. Sizin duânızı almak için geldim, bana yardımcı olunuz, tâkatım kalmadı dedi. Seyyid Emîr Gilâl hazretleri, gelen adama; ”Yanıma yaklaş bakayım, hangi dişin ağrıyor?“ dedi. Adam yaklaştı. Seyyid Emîr Gilâl "kuddise sirruh" parmağını ağzına sokup, ağrıyan dişinin üzerine koydu. Sonra İhlâs sûresini okudu. Gelen kişinin diş ağrısı kesilip, hiç hastalanmamış gibi oldu.
 
Bir gün Seyyid Emîr Gilâl hazretleri, talebeleri ile oturmuş sohbet ediyordu. Bu sırada içeriye güzel yüzlü bir genç girdi. Hiçbir şey söylemeden oturdu. Orada bulunanlar, onu hiç tanımıyorlardı. Bir ara Seyyid Emîr Gilâl hazretleri ona bakıp; ”Tamâm oldu mu?“ dedi. Gelen genç de; ”Bir açıklık kalmıştı, o da tamâmlandı,“ dedi. Gelen genç biraz oturup, gitmek üzere kalktı. Bir şey söylemeden kapıya doğru yürüdü. Orada bulunanlardan bir kısmı, gencin yanına koşup, yakalayıp konuşmak istediler. Sen kimsin? Gelince bir şey söylemedin ve giderken müsâade istemedin. Seyyid Emîr Gilâle; Bir yer kalmıştı, o da tamâmlandı, dedin. Bu hâlin ne ve bu sözün manâsı nedir? Bunları bize açıkla ve kendini tanıt, dediler. Bunun üzerine genç: Ben, Rûm vilâyetindenim ve Seyyid Emîr Gilâlin talebelerindenim. Bizim memleketimizde bir câmi’ yapılıyordu ve bu câmi’ inşâsı ile Seyyid Emîr Gilâl hazretleri ilgileniyordu. Bitince haber vermemizi emir etti. Câmi’ tamâmlandı. Ben de haber vermek üzere geldim, dedi. Bunları dinleyince, çok şaşırıp: Nasıl olur? Biz onun talebeleriyiz ve hocamız Rûm diyârına gitmedi, dediler. Gelen genç: Ben de onun talebesiyim, her gün arkasında namâz kılarım. Bizim memleketimizde çok talebesi ve tanıyıp seveni vardır, dedi. ”Peki girince neden selâm vermedin ve giderken neden izin istemedin?” dediklerinde; (Bunları kalben söyledim,) dedi. Ayrılırken de; ”Bizim karşımıza mühim bir iş çıktığı zamân, Seyyid Emîr Gilâl hazretleri "kuddise sirruh" gelir. Bizim memleketimizde, sizin burada olduğundan dahâ meşhûr ve dahâ çok tanınıp sevilmiştir,) dedi. Bunları dinleyen talebeleri, Seyyid Emîr Gilâl hazretlerinin tasavvuftaki derecesinin yüksekliğini ve tasarrufunun çokluğunu görüp, ona sevgi ve bağlılıkları kat kat arttı.

 
< Önceki   Sonraki >