ALTIN HALKA-14 - 2 Yazdır E-posta
Seyyid Emîr Gilâl "kuddise sirruh" gençlik yıllarında bir gün, er meydânında güreş tutmakta ve büyük bir kalabalık da onu seyretmekte idi. Zamânın büyük âlimi ve mürşid-i kâmili olan Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretleri, o güreşirken tam oradan geçmekte idi. Orada durup, uzun müddet ayakta onu seyretti. Yanında bulunan talebeleri bu hâle şaşıp, kendi kendilerine; acaba bu işle meşgûl olanları seyretmesinin sebebi nedir? diye düşündüler. Muhammed Bâbâ Semmâsî "kuddise sirruh", talebelerinin kalplerinden geçeni anlayıp buyurdu ki: (Bu meydânda öyle bir mert vardır ki, pek çok kimse onun sohbetinin bereketiyle Evliyâlık konaklarının üstün mertebelerine kavuşacaktır. Onu, bulunduğumuz yola bağlamak istiyorum.) Onlar böyle konuşurken, Emîr Gilâl’in gözleri Muhammed Bâbâ Semmâsî’ye takıldı. Onu görür görmez, birdenbire kalbi ona tutulup, değişiverdi. Hemen koşup yanına yaklaştı. Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin ellerine kapandı. O güne kadar yaptığı bütün hatâ ve günâhlardan tövbe etti. Muhammed Bâbâ Semmâsî’ye "kuddise sirruh" sâdık bir talebe oldu. Bundan sonra, hayâtında yeni ve bambaşka bir safha başlamıştı. Hocasının sohbet ve hizmetinden hiç ayrılmadı. Yirmi sene sohbetine ve derslerine devâm etti. Her hafta Pazartesi ve Perşembe günleri, Sûhârîden beş fersah (30 km. kadar) uzakta bulunan ve hocasının ikâmet ettiği Semmasa gider gelirdi. Hocasına olan bağlılığı, temizliği, gayreti, ilime olan arzû ve isteği, onu kısa zamânda olgunlaştırdı. Hocasının ders ve sohbetlerinde kemâle geldi. İnsanlara doğru yolu gösteren kıymetli bir rehber oldu. Hocası Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin vefâtından sonra, onun yerine geçip, irşat vazîfesi yaptı. İnsanların Ehl-i sünnet itikâdında olmasını, sâlih ameller yapmasını, islâm ahlâkı ile ahlâklanmasını, kalbin ve rûhun kötü huylardan kurtulmasını, Allah rızâsı için güzel iş ve ibâdet yapmayı sağlayan ve bu iş için lâzım olan bilgileri öğreten tasavvuf ilminde çok talebe yetiştirdi.
 
Seyyid Emîr Gilâl "kuddise sirruh", hocası Muhammed Bâbâ Semmâsî’nin "kuddise sirruh" yanında, Semmâsda bulunduğu sırada, orada oturan bir gurup insanla, başka bir köyden bir cemâat arasında anlaşmazlık çıkmıştı. İş kavgaya dökülüp, birinin dişi kırılmıştı. Dişi kırılan kimse ve taraftarları, kırılan dişin diyetini almak için hâkime müracaat etmeye karâr verdiler. Fakat önce Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerine danışalım, kendi başımıza iş yapmayalım, ne buyurursa öyle yapalım, dediler. Doğruca Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin huzûruna gidip, durumu arz ettiler. “Kırılan dişi verin,” buyurdu. Dişi alıp, o sırada henüz yanında talebe olan seyyid Emîr Gilâle kırık dişi verip; “Evladım, şu işi hâllet de, aralarındaki anlaşmazlık bitsin,” buyurdu. Seyyid Emîr Gilâl, Evliyânın rûhâniyyetini vesîle kılıp, Allahü teâlâ’ya duâ ederek, kırık dişi yerine koydu. O anda, duâsı bereketiyle diş, eskisi gibi sağlam bir hâle geldi. Dişi kırılan kimse, bu hâdise karşısında hayret edip, dişini kıranları şikâyet etmekten vazgeçti. Yanında bulunanlarla birlikte, yaptıklarına pişmân olup, tövbe ettiler ve doğru yol üzere yürüyen sâlih kimselerden oldular.
 

 
< Önceki   Sonraki >