ALTIN HALKA - 12 - Ali Râmitenî Hazretleri Yazdır E-posta
İslâm âlimlerinin ve Evliyânın büyüklerindendir. “Hâce Azîzân” ve “Pîr-i Nessâc” isimleri ile meşhûrdur. Mahmûd-i İncirfagnevî “kuddise sirruh” hazretlerinin talebesidir. Buhârâ yakınlarındaki Râmiten köyünde doğdu. Doğum târîhi bilinmemektedir. Râmitende küçük yaştan itibâren ilim tahsîline başladı. Akıl ve zekâsının parlaklığı, kavrayış kâbiliyetinin yüksekliği dolayısıyla, kısa zamânda ilim yolunda yükseldi. Sonunda herkese ilim saçan, yol gösteren, kalbinden nûr ve hikmet kaynakları fışkıran Mahmûd-i İncirfagnevî “kuddise sirruh” hazretlerine kavuştu. Alî Râmitenî hazretleri, ondan Bâtınî ilimleri tahsîl etti. Ardı arkası gelmeyen vilâyet, Evliyâlık derecelerine kavuştu. Aklî ve naklî ilimlerde yetişti. Öyle ki, şaşırmışların sığınağı, doğru yoldan ayrılanların rehberi, hakka davet edenlerin büyüklerinden oldu. Alî Râmitenî hazretleri, silsile-i âliyye denilen büyüklerin teşkil ettiği altın halkalar diye isimlendirilen Hak yolu zincirinin onikinci halkası olma şerefine kavuştu.
 
Alî Râmitenî hazretleri, halâl lokma kazanmak için dokumacılık yapardı. Bu sebeple kendisine dokumacıların şeyhi manâsına Pîr-i Nessâc derlerdi. 728 [m. 1328] yılında Harezm şehrinde yüz otuz yaşlarında vefât etti.
 
Alî Râmitenî hazretlerine, “Azîzân” denmesinin sebebi de şöyle anlatılır: Bir zamân Alî Râmitenî hazretlerinin evinde iki-üç gün yiyecek bir şey bulunmadı. Evdekiler açlık sebebiyle çok üzülüyorlardı. Gelen misâfire de evde ikrâm edecek bir şey yoktu. O sırada Alî Râmitenî hazretlerinin talebelerinden yiyecek satan bir genç, pirinç doldurulmuş bir horoz hediye getirdi. (Bu yemeği, siz ve yakınlarınız için hâzırladım. Eğer hediyemizi kabûl buyurursanız, bizi memnûn edersiniz,) diyerek yalvardı. Bu nâzik ânda gelen yemekten son derece hoşnut olup, o talebesine iltifâtlarda bulundu. Bu yemeği, misâfirine ikrâm ederek ağırladı. Misâfir gittikten sonra, o talebesini çağırtarak; (Getirdiğin bu yemek, sıkıntılı bir ânımızda imdâda yetişti. Sen de bizden her ne murâdın var ise iste! Çünkü hâcet kapısı şu ânda açıktır,) buyurdu. Genç de; (İlimde ve Evliyâlık makâmında sizin gibi olmaktan başka bir arzûm yoktur. Beni bu hâle kavuşturmanızı istirhâm ediyorum efendim!) dedi. Alî Râmitenî hazretleri; (Çok zor ve yükü ağır bir iş arzû ettin. Bunun yükünü kaldıramazsın. Üzerimizdeki yük, senin omuzlarına çökecek olursa kaldıramazsın. İstersen başka bir dilekte bulun,) buyurdu. Genç ise; (Dünyâda tek murâdım, aynen sizin gibi olmaktır. Size benzemekten başka bir şey beni tesellî etmez. Buna rağmen, siz nasıl arzû buyurursanız, ona râzıyım efendim,) dedi. Bunun üzerine Alî Râmitenî hazretleri; “Pekâlâ” buyurup, elinden tutarak, berâberce husûsî halvet hânesine girdiler. Yüz yüze oturarak, o şahsa teveccüh etmeye başladı. O genç, bir müddet sonra, zâhirî ve zâtınî ilimlerde Allahü teâlâ’nın izniyle, Alî Râmitenî’nin “kuddise sirruh” derecelerine kavuştu. Fakat aşktan sarhoş olup, kendinden geçti. Öylece kırk gün dahâ yaşayıp vefât etti. Ona bir ânda kendi makâmlarını verip, kendisi gibi olmasına sebep olduğu için, iki azîz manâsında, Hazret-i üstâdın İsmi “Azîzân” olarak kaldı.
 

 
< Önceki   Sonraki >