Allah rızası için biraraya gelen mü'minlerin aralarına şeytan giremez. Yazdır E-posta
HUZUR PINARI

(Sitelerimiz her gün güncellenmektedir)  
Allah rızası için biraraya gelen mü'minlerin aralarına şeytan giremez.
pınardan damlayanlar......abı hayat.....     ...
 
AB-I HAYAT.....
 

 
 
PINARDAN DAMLAYANLAR....
       
         
         Mahzar-ı Cân-ı Cânan hazretleri buyuruyorki; “Bu büyüklerden tam istifade edebilmek için, kendilerini görmek şarttır. Daha sonra kabirlerinede gidip feyz alabilirler, fakat hayattaki gibi feyz alınamaz”. Şah-ı Nakşibend hazretleri buyuruyor ki; “Bir din kardeşini ziyaret etmek büyüklerin kabirlerini ziyaret etmekten daha faydalıdır”. Çünki, görerek istifade daha fazladır. Allah adamları ile beraber olanların ahlakı güzel olur. Güzel ahlak sahibi olanlarla beraber olmak, kabre gitmekten daha faziletli, daha efdaldir. Bu zamanda inanan bile pek kalmadı.. Bu zamanda inanmak büyük nimettir, görmek fazilettir.
 
       Londrada bir imam tramvaya binmiş. Orada şöförler bilet kesiyorlar. Şoföre para verip biletini alıyor. Şoför yirmi kuruş fazla veriyor. Bakıyor ki yirmi kuruş fazla. Kendi kendine düşünüyor; bunu versem mi, yoksa vermesem mi? zaten az para, gideyim cami gelirine ilave edeyim. Tam durağa gelirken ineceği sırada olmaz böyle şey hak geçmeden vereyim diyor. Şoföre gidiyor parayı veriyor. Şöför elinden tutuyor: Bir dakika imam efendi. Sen şu camiinin imamısın. Ben kaç kere sizi orada gördüm, dinledim ve kalbim islamiyete meyl etti. Ama acaba bunlar kalpten mi yapıyorlar, söyledikleri gibi yaşıyorlarmı diye  merak ettim, 20 kuruş fazlayı, seni imtihan etmek için bilerek verdim.  Sen yirmi kuruşu verdin, ben müslüman olmaya karar verdim. Eğer vermeseydin, olmazdım ve heryerde aleyhinize konuşurdum diyor. İmam efendi arabadan inince düşüp bayılıyor. Ayılttıktan sonra ne oldu diye soruyorlar. Az kalsın yirmi kuruşa dinimi satıyordum. Bir kişinin müslüman olmasına engel oluyordum. Onun dinime sövmesine, dinime hakaret etmesine sebep oluyordum. Bunun vebalini nasıl kaldırabilirdim diyor.
 
     Mektubatta İmam-ı Rabbani hazretleri seksenyedinci mektupta buyuruyor ki; Bir dank kul hakkı için, Peygamberlerin İbadetlerini yapsan ödeyemezsin.
 
    Büyük bir zât, hasta iken, hastanede tekerlekli sandalye ile alt kata indirilecekti. Talebeleri hizmet için koşup geldiler, fakat hocaları, talebelerine indirtmeyip, görevliler indirsin buyurmuşlar. Talebeleri üzülerek acaba niçin kabul etmediler diye düşünmelerine karşı, böyle yapmazsak kul hakkına gireriz, görevliler bu iş için ücret aldıklarından kul hakkı olmaz buyurmuşlar.
 
     Ömer bin Abdülaziz hazretleri, yatsı namazından çıkmış, evine giderken, bakmış bir adam sarhoş, şarkımı söylüyor belli değil...  Benim halife olduğum yerde, karşıma bir sarhoş çıkıyor diyor. Hemen zaptiyelere haber veriyor, yakalayın onu diye. Hemen yakalıyorlar, kelepçeleyip götürürlerken; Allah-Muhammed aşkına beni halifenin huzuruna götürün, ona bir çift sözüm var diyor. Efendim sarhoş böyle böyle dedi, bir kelamı varmış, ne yapalım diyorlar. Halife; Gelsin söylesin diyor. Sarhoş geliyor Halifenin huzuruna, tam karşısına, aniden yüzene tükürüyor. Herkes zannediyorki, bu artık kurtulamaz.. fakat halife buyuruyor ki; "affettim bırakın". Efendim buna iki misli ceza gerekirken, niye affettiniz diyorlar. Ömer bin abdülaziz hazretleri buyuruyorki; "Yarın ahirette ameller, Allahü tealaya iki şekilde arz edilecek, Allah için olanlar ve nefis için olanlar. Benim ona vereceğim ceza Allah içindi fakat tükürdüğü zaman nefsim karıştı. Nefsim için de ceza verecektim, bunun hesabını ben veremem. İnsanlar ne yaparsa hepsinin hesabını vereceklerdir, ancak Allah için yaptıklarından kurtulacaklardır. Niye onun yüzünden ben rabbimin huzurunda sıkıntıya düşeyim" diyor.
 
    Büyük bir zatın kapısının önünde bir kamyaon gürültülü birşekilde çalışıyormuş. Talebesi diyorki; efendim dışarıya çıkıp adama söyleyeyim, arabayı birazcık ileriye aldırayımmı dediğinde,  Hocası “hayır, dinimize zararı yok efendim” buyuruyor.
 
    Bir mübarek zata birisi iftira atıp hakaretler ediyormuş. O da hiç cevap vermeden dinliyormuş. Efendim niçin cevap vermediniz demişler. Buyurmuşki; Ben onu tanımıyorumki, hakkında hiçbirşey bilmiyorum, onun için bir şey söyleyemem, kul hakkı olur buyuruyor. Onun söyledikleri ise; eğer doğru ise kendimi düzeltirim, tevbe ederim. Eğer yalan söylüyorsa ona dua ederim diyor.
 
    Büyük bir zât rüyasında iblisi görmüş. Elinde bir demir, bir vuruyor insanı öldürüyor. Bir vuruyor insanı eziyor. Hemen eûzübillahimineşşeytanirracim demiş. İblis küçülmüş. Ama elinde demir, tavşan gibi bir oraya bir buraya zıplıyormuş.  Rüyada gören büyük zât, lisan-ı fasih olarak ayetel kürsiyi okumuş. Sonra iblis buharlaşarak geberip yok olmuş. Ayetel kürsi işte budur.
 
   Vücudlar yakın olursa, kalpler yakın olur. Kalpler yakın olursa, herkes bir olur. Cemaatte rahmet, ayrılıkta azab-ı ilahi vardır. Birlik ve beraber olmakta rahmet, ayrılıkta azab-ı ilahi vardır. Cenab-ı Peygamber ‘aleyhisselatü vesselam’ buyuruyor ki; İnsanın kurdu şeytandır. Nasıl bir koyun sürüsüne kurt dalar, parçalar; insanı da, ayrı düştüğü, ayrı konuştuğu zaman, şeytan parçalar. Eğer iki mü’min Allah rızası için bir araya gelse, şeytan aralarına giremez.
 
   Ayetel Kürsi, şeytanı yok eder. Birgün imam-ı Rabbani hazretleri hanımıyla beraber pencerede otururken, insanlar gelip geçiyormuş. Mübarek gülmüş. Hanımı, efendim, neye güldünüz, demiş. Bir müslüman gördüm, geçerken şeytan sağından saldırdı, oradaki melek bir tokmak vurdu, sola geçti. Oradan saldırdı, soldaki melek bir tokmak daha vurdu, önüne geçti. Bir tokmak daha yedi, arkasına geçti, oradan da tokmağı yeyince, def oldu, gitti. Çünki bu mü’min evinden çıkarken, Ayetel Kürsi okumuş. Ayetel Kürsi okuyunca, melekler onun etrafını bir halka yapar, şeytan yaklaşamaz, buyurmuşlar. Yatarken okunursa, gene gelemez.
 
   Büyüklerimiz herzaman evden çıkarken Ayetel kürsiyi kesinlikle okurlarmış. Hatta bir hadisi şerif var; Bir mümin bir ayetel kürsi okuyarak bütün ölmüşlerin ruhuna hediye etse müminlerin kabirleri gözün göremeyeceği şekilde genişler ve o kadar mevtalar da bunun ruhuna dua ederler.
 
   Soran Allah rızası için sorarsa, cevap veren de Allah rızası için cevap verirse sonuç mutlaka hayırlı olur. Kötü de olsa iyidir, iyi de olsa iyidir. Bizim arzu ettiğimizin olması önemli değil. Allahü tealanın, Rabbimizin rızası için olan önemlidir. Bir mübarek zat buyuruyor ki; Dosttan gelen taş talebeye safa vermezse ondan memnun olmazsa o dost olamaz. 
         
Allahü tealaya emanet olunuz efendim.
                          
       
Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin, Cuma gününü tebrik ederiz,
müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.

        ali zeki osmanağaoğlu
  

Gözlerimi kapayıp, derin düşünüyorum,
hayâlimde, rûhumda, bir Işık görüyorum.
Kalbleri pak eden, bakışlar önündeyim,
fakat bu, rü’yâ değil, bilmiyorum nerdeyim.

Sevdamız bu Işığadır, rûhların tek matlûbuna...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?

Doğrusu bu cihanda, başkaca Işık yoktur,
Olsa bile sönüktür, ziyasız ve donuktur.
Sizi bilenler bilir, bilmeyene söz yoktur.
Bu nadide sofrada, kırıntı bize çoktur.

Bu Işık kavuşturmuş , âşıkları ma’şûka...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?

Bizden sadır olanlar, sizi sena edemez,
boş laftan, yanlış sözden, daha öte gidemez.
Hakire sükut düşer, karga nağme edemez!
Sizi meth-ü senaya, diller kafi gelemez.

Sevenlerin ne yapsın, zulmet dolu dünyada...
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?

Ardınızdan yetim kaldı ciğerpareleriniz,
yüreği parçalanan aşıklar sizin sevenleriniz.
Kararan gönüllere ilim meşalesiydiniz,
İlim, takva ehlinin şüphesiz reisiydiniz.

Unutulmayan nursunuz, ehl-i sünnet yoluna.
Yürekler dayanır mı Sizden ayrı kalmağa?
 
 
 
 
HUZUR PINARI
 
İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli.
Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir.
Huzur Pınarı İnternet Radyosu
(Sitelerimiz her gün güncellenmektedir)

 
 

 
< Önceki   Sonraki >