ALTIN HALKA - 7 - 2 Yazdır E-posta
Ebû Alî Fârmedî hazretleri "rahmetullahi aleyh" buyurdu ki: “Talebenin hocasına karşı dili ile saygılı olması icap ettiği gibi, söylediğini kalbinden de ret etmemelidir.” Bununla alâkalı şu rüyasını anlatır: Hocam Ebül-Kâsım Gürgânî’ye bir rüyamı anlattım ve ona; “Sizin bana rüyamda şöyle şöyle dediğinizi gördüm ve niçin böyle yaptığınızı sordum” dedim. Hocam, bunun üzerine bir ay benimle konuşmadı ve; “Eğer içinde benim söylediklerimi reddetmek duygusu ve cevap almak arzûsu olmasa, rüyanda bana bu şekilde sormazdın”, dedi.
 
Ebû Alî Fârmedî hazretleri "kuddise sirruh" anlatır: Bir gün hocam Ebül-Kâsım Kuşeyrî hamâmda gusül abdesti alıyordu. Sormadan ve istemedikleri hâlde, kuyudan bir kova su çıkarıp, hamâmın havuzuna boşalttım. O ânda hakîkaten bu miktâr suya olan ihtiyâçlarını bilmiyordum. Sonra öğrendim. Hamâmdan çıkınca; “Hamâmın havuzuna su boşaltan kimdi?” diye sordu. Niçin yaptın, diyeceğinden korktum. Şaşırdım. Nihâyet; “Ben idim” dedim. “Ey Ebâ Alî! Ebül-Kâsımın yetmiş senede elde ettiği dereceleri, sen bir kova su ile kazandın. Allahü teâlâ senden râzı olsun”, buyurdu. Bir müddet dahâ hocamın huzûrunda bulunarak, nefsimin terbiyesi ile meşgûl oldum. Birçok marifetlere kavuştum.
 
Ebû Alî Fârmedî hazretleri şöyle anlatmıştır: “Bir defasında bir yolculuğumuz sırasında bir dağa yaklaşmıştık. Bu sırada önümüze çok büyük bir yılan çıktı. Hepimiz korktuk ve kaçıştık. Ebû Sa’îd hazretleri de orada idi. Atından inip, o koca yılana yaklaştı. Ben Şeyh hazretlerinin yanında idim. Yılan onun önünde başını yerlere sürerek saygı gösterir gibi hareketler yaptı. Ebû Sa’îd hazretleri yılana hitâp ederek; “Zahmet etmişsin” dedi. Sonra yılan dağa doğru uzaklaşıp gitti. Bu hâdise üzerine Ebû Sa’îd hazretlerine bu ne hâldir, diye sorduk. Dedi ki: “Bu dağda bulunduğum sırada birkaç sene bu yılanla aynı yerde bulunduk. Bizim buradan geçmekte olduğumuzu anlayınca gelip, dostluğunu tâzeledi. Ahdin güzelliği îmândandır. Güzel huylu olana karşı her şey güzel huylu olur. Nitekim İbrâhîm aleyhisselâm güzel huylu idi. Ateş de ona güzel huylu oldu. Onu yakmadı.

 
< Önceki   Sonraki >