ALTIN HALKA - 6 - Ebü'l-Hasan Harkânî Hazretleri Yazdır E-posta
Zâhirî ve Bâtınî ilimler sahibi, büyük bir Velî olan Ebül-Hasen-i Harkânî’nin "kuddise sirruh" künyesi Ebül-Hasen, İsmi Alî bin Ca’ferdir. Bistâmın bir kasabası olan Harkânda dünyâya geldi. Ebül-Hasen-i Harkânî, uzun boylu, güzel yüzlü, geniş alınlı, iri gözlü ve kumral bir zât idi. Hazret-i Ömere "radıyallahü anh" benzerdi. İnsanları hakka davet eden, onlara doğru yolu gösterip, hakiki saadete kavuşturan ve kendilerine silsile-i âliyye denilen büyük âlim ve velîlerin altıncısıdır. Büyük İslâm âlimi Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerinin rûhâniyyetinden istifâde ederek kemâle gelmiş, yükselmişti. Zamânının kutbu idi. 425 [m. 1034] senesinde Harkânda vefât etti. Kabri Harkândadır.
 
Ebül-Hasen-i Harkânî hazretleri, on iki sene Harkândan Bistâma, hocasının kabrini ziyâret için gitti. Bu ziyârete giderken, yolda Kur’ân-i kerîmi hatm ederdi. Her gittiğinde ziyâret ile alâkalı vazîfelerini yaptıktan sonra; “Yâ Rabbî! Bâyezîde ihsân ettiğin sana ait ilimlerden, büyüklüğünün hakkı için, Ebül-Hasen kuluna da ihsân eyle!” diye yalvarırdı. Geri dönerken, hiçbir zamân Bâyezîdin türbesine arkasını dönmezdi. On iki sene sonra, Allahü teâlâ’nın lütfü ile Bâyezîdin rûhâniyyetinden istifâde edip, olgunlaştı. Allahü teâlâ’yı tanıtan kalp ilimlerinde ve diğer ilimlerde talebe yetiştirmeye başladı. Pek çok talebe yetiştirdi. Pek çok kerâmetleri görüldü. Bu büyük zâtların sevenleri, onlarda her ân kerâmetler görmekte, bağlılıkları artmaktadır. Onlar Allahü teâlâ’nın sevgili kullarıdır. Onlar celîsi ilâhîdir. Onlar ile berâber olanlar şakî olmazlar.
 
Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri, her sene bir defa, Dıhistanda şehitlerin kabirlerinin bulunduğu kum tepeyi ziyârete giderdi. Harkândan geçerken durur ve havayı koklardı. Talebeleri kendisine; “Efendim, sizin bu şekilde havayı koklamanızdaki hikmet nedir. Biz herhangi bir şeyin kokusunu duymuyoruz, diye sorduklarında, buyurdu ki; “Evet öyledir. Fakat bu kasabadan öyle birisinin kokusu geliyor ki, onun adı Alî, künyesi Ebû Hasendir. O, zamânın kutbu olacaktır.”
 
Vaktiyle Bistâm şehrine bir çekirge sürüsü hücûm etti. Bütün ekinleri ve sebzeleri yediler. Halk, çekirgelerden ve bu musibetten kurtulmaları için feryat ederek, duâ ediyordu. Fakat bu musibetten bir türlü kurtulamadılar. Halkın telâşını ve üzüntüsünü gören Ebül-Hasen-i Harkânî hazretleri; Ne oldu, bu halkın feryâdı nedir böyle, diye sordu. Çekirge istilâsı ile bütün ekinlerin perîşanlığını ve halkın bundan üzüntülü olduğunu söylediler. Bunun üzerine, ayağa kalkarak dama çıktı. Etrafa bir nazar etti. Çekirgeler toplanıp şehirden derhâl uzaklaştılar. İkindi namâzı vaktine kadar bir tek çekirge kalmadığı gibi, bütün ekinlerin yaprakları da eski hâline gelip, hiç ziyân olmadı.

 
< Önceki   Sonraki >