ALTIN HALKA - 14 - 14 Yazdır E-posta
Seyyid Emîr Gilâl hazretleri "kuddise sirruh" vasiyetini yaptığı sırada oğullarına; “Hanginiz, Allahü teâlâ’nın kullarına hizmet etmek için benim vekîlim olur?” buyurdu. Oğulları; “Ey yakîn yolunun rehberi, biz buna nasıl güç yetirebiliriz? Fakat kim bu işi kabûl ederse, biz onun hizmetine girelim,” dediler. Oğulları böyle deyince, Seyyid Emîr Gilâl hazretleri "kuddise sirruh" başını eğip, murâkabeye daldı. Bir müddet sonra başını kaldırdı. “Büyüklerin rûhâniyeti, Emîr Hamzanın bu işi kabûl etmesini işâret buyurdular,” dedi. Emîr Hamza, kabûllenemeyeceğini arz etti ise de; “Bunu kabûl etmekten başka çâre göremiyorum. Kabûl edeceksin, bu iş bizim elimizde değildir. Sen de biliyorsun,” buyurdu. Bundan sonra Seyyid Emîr Gilâl talebelerinden ayrılıp, husûsî odasına geçti. Üç gün, üç gece dışarı çıkmadı. Sonra dışarı çıktı. Meclisinde toplananlar, neden üç gündür dışarı çıkmadığını sordular. Buyurdu ki: Üç geceden beri, benim ve talebelerimin hâli nasıl olur, diye düşünüyordum. Gaybden kulağıma bir ses geldi. Şöyle deniliyordu: Ey Emîr Gilâl! Kıyâmet gününde seni, senin talebelerini, dostlarını, sizin mutfağınızdan uçan bir sineğin üzerine konduğu kimseleri bile afv ettim. Allahü teâlâ, fadlından ve kereminden ihsân etti, dedi. Bunları söylediği Perşembe günü sabâha doğru vefât etti.
 
< Önceki   Sonraki >