ALTIN HALKA - 13 - 2 Yazdır E-posta
Behâüddîn Buhârî hazretleri "kuddise sirruh" anlatır: “Evlenmek istediğim zamân, büyük babam beni, Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerine "kuddise sirruh" gönderdi. Ona gideceğim günün gecesi, içimde gözyaşı ve duâ isteği kabardı. Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin mescidine gidip, iki rek’at namâz kıldım ve Allahü teâlâ’ya şöyle duâ ettim: “İlâhî! Bana, belâlarına tahammül için kuvvet ve aşkın yüzünden doğacak mihnetlere, meşakkat ve sıkıntılara karşı güç, ver!” Sabâhleyin hocamın huzûruna varınca; “Bir dahâ duâ ederken, “İlâhî, senin rızân nerede ise, bu kulunu orada bulundur!” diye duâ et! Eğer Allah, dostuna belâ gönderirse, yine inâyeti ile o belâya sabır ve tahammülü de ihsân eder. Fakat, Allah’dan ne geleceğini bilmeden, belâ ister gibi duâ doğru değildir,” buyurdu. Muhammed Bâbâ Semmâsî’nin "kuddise sirruh" bir gece evvelki hâlimi keşfetmekteki kerâmetini anladım ve ona tam bağlandım.”
 
Behâüddîn-i Buhârî hazretleri anlatır: “Bir defasında Hocam Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretleri ile yemek yiyorduk. Yemek bitince, bana bir ekmek uzatıp; ”Al, bunu sakla!“ buyurdu. Yemek yediğimiz hâlde, bana bu ekmeği vermesinin hikmetini düşünmeye başlamıştım. Bu sırada bana; (Fâidesiz düşüncelerden kalbi muhâfaza etmek lâzımdır!) diye, hâlimi keşf buyurdular. Sonra yolculuğa çıktık ve bir tanıdığımın evinde misâfir olduk. Misâfir olduğumuz evin sahibinin sıkıntılı bir hâlde olduğu görülüyordu. Hocam ona; ”Niye üzülüyorsun?“ buyurdu. O da; ”Bir kâse sütüm var, Fakat, süte banıp yemek için ekmeğim yok. Ona üzülüyorum“ dedi. Hocam bana dönüp; (Ne işe yarayacak diye endîşe etmekte olduğun ekmek, işte şimdi işe yaradı. O ekmeği buna ver) diye emir buyurdular.
 
Ehl-i sünnet âlimlerinin ve Evliyânın en büyüklerinden olan Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin "kuddise sirruh", yetiştirdiği ve tasavvufta yüksek derecelere kavuşmalarına vesîle olduğu yüzlerce velî olup, bunlar içinde dördünü kendisine halîfe seçmiştir. Bunlardan birincisi Hâce Sûfi Suhârî, ikincisi kendi oğlu Hâce Muhammed Semmâsî, üçüncüsü Mevlâ’nâ Dânişmend Alî, dördüncüsü ve en büyükleri seyyid Emîr Gilâl hazretleridir "rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn".

 
< Önceki   Sonraki >