ALTIN HALKA - 3 - 3 Yazdır E-posta
 
Amre ile Kâsım bin Muhammed, Hazret-i Âişe’nin "radıyallahü anha" talebesi olup, onun Resûlullah’dan "aleyhissalâtü vesselâm" rivâyet ettiği hadîs-i şerîfleri en iyi bilenlerden idiler. Kâsım bin Muhammed, hadîs-i şerîf rivâyet ederken en ince noktalarına kadar dikkatli hareket eder, bir harfin bile değiştirilmesini uygun görmezdi. Hadîs-i şerîflerin hem manâsına, hem de lafızlarına ve harflerine dikkat ederek rivâyet ederdi...

O, fıkıh ilminde de yüksek bir âlimdi. Medîne’de yetişen ve kendilerine “Fükahâ-i seb’a” adı verilen yedi büyük âlimden birisiydi. [(Fükahâ-i seb’a), yedi büyük âlim demektir. Buhârî muhtasarı olan (Tecrîd-i sarîh) tercümesi, birinci cild, otuz dördüncü sahîfesinde diyor ki, (Medîne-i münevvere’nin bu yedi âlimi, Sa’îd ibni Müseyyib, Kâsım bin Muhammed bin Ebî Bekr-i Sıddîk, Urve-tebniz-Zübeyr, Hârice-tebni-Zeyd, Ebû Seleme-tebni-Abdürrahmân bin Afv, Ubeydullah ibni Utbe ve Ebû Eyyûb Süleymân “radıyallahü anhüm” idi)].

Abdürrahmân bin Ebû Zenâd, onun hakkında: Peygamberimizin sünnetini Kâsım bin Muhammed’den dahâ iyi bilen birisini görmedim. Hattâ öyle idi ki, sünneti bilinmeyeni âlim saymazdı, demiştir. Kendisinden bir mesele sorulunca; anlamıyorum, bilmiyorum!, derdi. Ona sormayı çoğalttıkları zamân da: “Vallahi, sorduğunuz her şeyi bilmiyoruz. Şâyet bilseydik, sizden saklamazdık. Çünkü bildiklerimizi saklamamız bize halâl olmaz, derdi. Dînî meseleler hakkında çok hassas davranır, ancak açık olanları hakkında fetvâ verirdi.
 
Her sabâh Mescit-i Nebîye gelir, iki rek’at namâz kılar, sonra Resûlullah’ın minberi ile kabri arasına oturur, kendisine sorulan meselelere fetvâ verirdi. Nitekim mezhep imâmlarından Mâlik bin Enes de onun hakkında: Kâsım, bu ümmetin, fakîhlerindendi, buyurmuştur.
 
Kâsım bin Muhammed, çok mütevâzı’, aşağı gönüllü idi. Bir gün köylünün birisi ona gelip; Sen mi dahâ çok biliyorsun, Sâlim bin Abdüllah mı?” diye sordu. Ona cevab olarak: “Burası Sâlimin evidir”, deyip, başka hiçbir şey konuşmadı. Muhammed bin İshak bunun hakkında: O benden dahâ iyi bilir deyip, yalan söylemeyi veyahut ben ondan dahâ iyi bilirim diyerek kendisini üstün göstermeyi istemedi, derdi. Hâlbuki Kâsım bin Muhammed, her ikisinden dahâ çok âlimdi.

Ebû Eyyub-i Sahtiyânî de: “Ondan dahâ fazîletli bir kimse görmedim, dedi. İmâm-ı Buhârî de: Zamânının en fazîletlisi idi, demiştir.
 

 
< Önceki   Sonraki >