Üstünlük ölçüsü; Dînimize hizmetteki gayrettir, Emr-i mâruf aşkıdır. Yazdır E-posta
  Herhangi bir insana bir iyilik etmek,  gökten lamba olarak yere inse, bu iyilikten hasıl olan nur o kadar parlaktır ki; güneş onun yanında çok sönük kalır. Hele bu hizmet ile bir insanın hidayetine sebeb olunursa kıymeti hiç ölçülemez.
 
        Bir büyük zât oğluna nasihatında diyor ki: "Evvelâ, her şeyden önce, Ehl-i sünnet i'tikâdı üzere ol. Her şeyden çok Peygamber efendimizi sev. Peygamber efendimizi kendinden, anandan, babandan ve kardeşlerinden daha çok sevmezsen hakîkî müslimân olamazsın".
 
        Abdülhakim efendi hazretleri buyuruyorlar ki; "Bütün peygamberler Allaha aşıktır, Allahü teala da peygamberine aşıktır". Azrail aleyhisselam,  buyuruyor ki; Kim ki Cenab-ı peygambere günde on salavat-ı şerife okursa, onun ruhunu peygamberlerin ruhunu aldığım gibi alırım, acıtmam buyuruyor.  Bizim için bu müjdedir. Ümmeti olduğumuz devlet yeter..
 
       Büyüklerimiz buyuruyor ki; Allahü teala bir kuluna iki şeyi vermişse, ona herşeyi vermiştir, tam vermiştir. Onun bir başka şey istemeye hakkı yoktur. Birincisi Ehl-i sünnet itikadı, ikincisi Allahü tealanın sevgili bir kulunu tanımaktır... o halde bunun şükrünü de yapmak lazımdır ki elimizden gitmesin.
 
       Îmân ni'metinin şükrünü yapabilmek için, sahip olduğumuz îmân cevherini herkese anlatmak, duyurmak lâzımdır. İnsanlar ebedî ateşde yanmasın düşüncesinde olmak lâzımdır. Emr-i ma'rûf da bu demekdir.
 
      İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki; "Va’zların özü ve nasîhatların kıymetlisi, Allah adamları ile buluşmak, onlarla birlikde bulunmakdır. Allah adamı olmak ve islâmiyyete yapışmak da, müslimânların çeşidli fırkaları arasında, kurtuluş fırkası olduğu müjdelenmiş olan, Ehl-i sünnet vel-cemâ’atin doğru yoluna sarılmağa bağlıdır. Bu büyüklerin yolunda gitmedikçe kurtuluş olamaz. Bunların anladıklarına tâbi’ olmadıkça, se’âdete kavuşulamaz. Akl sâhibleri, ilm adamları ve Evliyânın keşfleri, bu sözümüzün doğru olduğunu bildirmekdedirler. Yanlışlık olamaz..... Hâfız imâm da, aklını fikrini dînin yayılmasına vermişdir. Zâten her müslimânın böyle olması lâzımdır".. O halde hepimiz, Hafız imam gibi, dinimizin yayılması, tanınması için fevkalade gayret etmeliyiz.  Zira büyüklerimiz buyuruyor ki;  "Bir beldede emr-i mâruf yapılıyorsa oraya umûmi bela gelmez". Îmânı tam olan bir müslüman emr-i maruf yapmadan duramaz, çünki hiçbir canlının yanmasına dayanamaz... eğer bir insan ben kurtulayım da başkası ne olursa olsun diyorsa, imanında noksanlık vardır. Her kabdan içindeki dışarıya sızar, herkes yanında ne varsa onu ikram eder..
 
      İnsanlar ebedî ateşde yanmasın diye uğraşmak aşkı, Allahü tealanın sevdiği kullarının kalbindeki hususî bir haldir, kime verilirse çok şükretmesi lazımdır. Elbet, nefsî diyenlerle, ümmetî diyenler bir olmaz.
     Rabbimizin karşılıksız ihsân etdiği, îmân ni'metine şükr edebilmemiz elbette lazımdır.
 
     Îmânın temeli ve en mühim alameti, hubb-i fillah ve buğd-i fillahdır. Yani, Allahü tealanın sevdiklerini yalnız Allahü tealanın rızası için sevmek ve Allahü tealanın sevmediklerini de yalnız Allahü tealanın rızası için sevmemekdir. Çünki Hadis-i şerif'te, dünyada birbirini sevenler, ahirette de beraber olacaktır buyuruluyor.  Allahü tealanın sevgili kullarını sevenler, son nefeste imanla ölürler. Ve mahşer yerinde de sevdiklerinin yanında haşr olup, ahiret hayatında da beraber bulunurlar. Bunun için de, kimin sevilip kimin  sevilmeyeceğini iyi öğrenmemiz lazımdır... Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir. Ahiretde bize, sen kimsin demezler, dünyada iken kiminle idin derler. Ahiretde nerede ve kiminle olmak istiyorsak bunu dünyada iken seçmemiz lazımdır. İmanın korunması, ancak imanını koruyanlarla beraber olmakla mümkündür. İyi insanlar ile beraber olmak, kurtulmaya alamettir.    
 
        İman çok hassastır, bir kelime ile gelir, bir kelime ile gider... Birisinin cebinde çok kıymeti bir cevher olsa, kimse çalmasın diye hiçbir yere bırakmaz. Hep onu düşünür ve hiç unutmaz. Onu kimse çalmasın diye, aklı fikri onu korumakta olacaktır. Nihayetinde bu bir dünya malıdır, çalınsa ne olur, çalınmasa ne olur. Ama iman gitti mi, maazallah! Bütün seadetler gider, bütün felaketler gelir. Bir büyük zat buyuruyor ki; Bu imanın korunması ancak imanını koruyanlarla beraber olmakla mümkündür. İmamı rabbani hazretleri  dünyanın kötülüğünü anlatırken buyuruyor ki; Haramlardan günahlardan sakınmak dünyadan sakınmaktır. Bu kadar kıymetli imanı muhafaza etmek  ancak onu koruyanlarla beraber olmakla mümkündür. Tek başınıza, yabancılarla kalırsanız kurtulamazsınız çünki insanın ahlakı bulaşıcıdır. Kötü ahlakta bulaşıcıdır, iyi ahlakta bulaşıcıdır. Onun için iyi insanlar ile beraber olmak, kurtulmaya alamettir. Ahir zamandaki insanların en büyük sıkıntısı imanını korumaktır.
 
         Dünyânın neresinde olursa olsun, her insana önce lâzım olan şey, dînini, îmânını öğrenmekdir. Din, eskiden islâm âlimlerinden kolayca öğrenilirdi. Şimdi, âhir zemân olduğu için, hiçbiryerde hakîkî din âlimi kalmadı gibi. Şimdi dîni, îmânı doğru olarak öğrenmek için tek çâre, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarını okumakdır. Bu kitâbları bulmak, Allahü teâlânın büyük bir ihsânıdır. Hakîkî din kitâbı bulup okumak, çok güç oldu. Gençler, muhtelîf oyunlara bağlanıp, hakîki kitâb bulmakdan ve okumakdan mahrûm edilmekdedir. Birçok gencin, oyundan başka birşey düşünmediklerini görüyoruz. Bu hastalık, gençler arasında yayılmakdadır. Müslimân ana-babaların, çocuklarını bu hastalıkdan korumaları çok lâzımdır. Bunun için, çocuklarına dînini haber vermeleri ve din kitâbı okumağa alışdırmaları lâzımdır.
 
         Abdülhakim efendi hazretleri; "Pis borudan şifa gelmez" buyuruyorlar. Vücudumuzun gıdasını almakta dikkat ettiğimiz gibi ruhumuzun gıdasını almakta da dikkat etmeliyiz, hatta daha çok dikkatli olmalıyız. Ruhun gıdası ilimdir, dindir, ibadetlerdir.  Bedene bozuk gıda alan ölür, fakat ruha bozuk gıda alan imanını kaybeder. Yediğimizin nasıl ki temiz olmasına dikkat ediyorsak, okuyacağımız kitabı da iyi seçmeliyiz. Yazan, yazdığından önemlidir.
 
        Siteniz huzurpınarı, ruhlara temiz ve sağlam gıda temini için hizmet vermektedir. Ve her zaman çok kıymetli yeni ilaveler yapılmakta, devamlı olarak büyümektedir.
 
        Siteniz Huzurpınarı, (canımız, ruhumuz, herşeyimiz, kâinatın Onun hâtırına yaratıldığı) Sevgili Peygamberimiz, "sallallahü aleyhi ve sellem" efendimizi ve onun varislerini anlatmak ve sevdirmek için vardır. Allahü tealanın dînini, Allahü tealanın kullarına anlatmak için hizmet vermekdedir. ... Gayretimiz bunun içindir.  İnsan kimi severse neyi severse hep ondan bahseder...
        Allahü tealaya emanet olunuz efendim.
 
       Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin, Cuma gününü tebrik ederiz,
  müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.

        ali zeki osmanağaoğlu

 
< Önceki   Sonraki >