Bu dinin aslı, iki şeydir. Yazdır E-posta
         İslamiyetin yayılması için uğraşanların, islama hizmet için çalışanların ayaklarının altına melekler kanatlarını döşerler. Karadaki hayvanlar, gökteki kuşlar, denizdeki balıklar, hizmete gidenler için tevbe ve istiğfar eder; ya rabbi, afv et bu kulunu, derler. Hele bu hizmet vasıtasıyla öğrendiği birşeyle  amel etse, o ibadet yaptıkça, sebep olanlar da dâima sevap kazanır. Bu hizmetin en güzel şekli: ehlisünneti anlatan, büyük bir zatın kitabını başkalarına vermektir. Bu fırsat kaçırılır mı?..
 
        Otobana girmek çok zordur, fakat otobana girdikten sonra, her kilometre, her metre, hep sevap yazar. Ama önünde yetmişüç tane otoban var, Allah korusun, yanlış bir yola girilirse geri dönüş yok, sağa sola dönüş yok. Bu arada otobanın sonunda gideceğin yeri önemli! İşte büyüklerimizin bize yaptığı en büyük iyilik, Rabbimizin razı olduğu otobanı bize göstermeleridir.  Bizim bulmamız mümkün değildir. Zaten kimse kendi gayreti ile bulamaz. Bu otobana girdikten sonra, mektubatta buyuruluyor ki; Şöyle de olsa, böyle de olsa, azizdir. Çünki yol kavuşturucudur. Büyükler buyuruyorlar ki; Bu yol, mutlak olarak Cenab-ı Hakkın rızasına kavuşturucudur. Bu büyüklerin yoluna giren kavuşmak istese de, kavuşmak istemese de, kavuşacaktır. Yola girince dönüşü yoktur! devam edilmeğe mecburdur. Yani birinin peşine takılmaklada olsa, sürünmeklede olsa, devam edilecektir. Artık aldığı mesafe, herkesin kendi kabiliyetine göredir. Eninde sonunda kavuşacaktır.  Çünki yolun sonu cennettir. Büyüklerimizin gösterdiği ehl-i sünnet yolu çok kıymetli olduğu için, düşmanıda çok vardır. İşte bu yolda kalmanın en güzel yolu, ihlaslı olanlarla beraber olup, beraber  haraket etmektir, onun eteğine yapışmaktır. O ne yapıyorsa onu yapmaktır. Bir insan kendi başına ilerleyemez ve kendi başına olursa başkalarına yem olur, kendi başına haraket ederse hem kendini hem başkasını yakar. Onun için, Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ buyuruyor ki; Dînül mer’i dînül ahîhi. İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir. İyi arkadaş seçmeyen, iyi olamaz. Arkadaşa, eş, iş, neşriyat, her şey dahildir. 
 .
       Saf, temiz bir mübarek zât varmış. Ya rabbi, diye dua ediyor, bir şeyler istiyormuş. Şeytan insan şeklinde gelmiş, bu kadar senedir yalvarıyorsun, sana hiç cevap veren olmuyor. Bu işten vazgeç demiş. O da, doğru söylüyorsun demiş. Rüyasında bir mübarek zât, sakın o mel’unun dediğine inanma. Çünki eğer Allahü teala vermek istemeseydi, sana ya rabbi, dedirtmezdi. Eğer seni sevmese, sana vermek istemese, sen zaten ya rabbi, diyemezsin. Senin sesine bundan daha fazla icabet olur mu? Senin yalvarman, çok şey kazanman demektir, demiş.
        Kul, ya rabbi deyince, Allahü teala “Ne istiyorsun?” buyururmuş. Ne kadar hoş! Ne istenmez ki! O zaman isteyebildiğin kadar iste. Çünki o isteği veren de, Odur. O istemek arzusunu, düşüncesini vermese, gene isteyemezsin.
  
       Cüneyd-i Bağdadi hazretleri ömrü boyunca, ya rabbi, şu iblisi bir görebilir miyim diye dua etmiş. Birgün ihtiyar bir adam şeklinde iblis gelmiş. Cüneyd-i bağdadi hazretleri bunu  görünce ruhu çok sıkılmış. Sen ne biçim adamsın? Sana baktığım zaman, ruhum sıkılıyor demiş. İbliste beni görmek için yıllarca dua ettin demiş. Sen iblis misin? Peki, neden Adem ‘aleyhisselam’a secde etmedin, lanetlendin, demiş. Ya Cüneyd, nasıl yapayım? Rabbime aşıkım. Rabbime secde etmediğim bir tek yer yok. Rabbime secde etmek varken, neden Onun kuluna secde edeyim? Çünki ben, Onun kuluyum, Ona taparım demiş. Bir ses; “Yalan söylüyor. O benim emrime secde etmedi” demiş. Secde etmemesinin sebebi, secdeyi lüzumsuz gördüğündendir. Allahü tealaya, senin bu emrin yanlıştır dedi, onun için ebedi lanetlendi. Ya rabbi, bunda yanlış yapıyorsun demek istedi, bundan dolayı ebedi lanetlendi. Secde etmemek, namaz kılmamak bir suçtur; ama namazı inkar etmek, küfürdür.  Namaz kılmayan kafir olmaz. Namaz kılmanın ehemmiyetine inanmayan, namazı lüzumsuz gören, mürted olur. Büyükler buyuruyor ki; Peki demek, edeplerin en yücesidir.
 
 
       Bir insanın kendi aklıyla yetmişüç tane altından bir tane hakikisini bulması ne mümkündür? Hepsi birbirine benziyor. Ancak bilen birisinin göstermesi ile bilinir. Peki O nereden biliyor? Ona da hocası göstermiş.
 
 
        Bu dinin aslı, iki şeydir. Birincisi; Allahü tealanın bütün emir ve yasaklarına peki demektir. İkincisi; iyi veya kötü, Onun bütün kullarına iyilik etmektir. Mü’minden zarar gelmez.
 
         Papağan gibi olmak, başarılı olmaktır. Papağan gibi olan nakl etmeye çalışır, aklından söylemez, kendine aid bir şey ilave etmez. Kendinden söyleyenlerden zarar gelir, yanılırlar.. Nakl edenlerden, kendinden ilave etmeyenlerden bir zarar gelmez. Zemzeme başka bir şey karıştırmak uygun olmaz. Tam İlmihal Seadeti Ebediye onun için çok kıymetlidir. Yazan mübarek zât “Bana ait bir kelime yok. Büyükler ne buyurdularsa,  onu tercüme ettim, tasnif ettim, oraya koydum” buyuruyorlar. O halde, bu kitaba itiraz etmek hazırlayan zâta değil, nakledilen, kaynak gösterilen büyükleredir ki çok tehlikelidir. 
 
      Dünya ve ahiretde huzur ve saadet isteyen Peygamber efendimizi (sallallahü aleyhi vesellem) sevmeli, O'nun sevdiklerini sevip, sevmediklerini sevmemeli,  O'na uymalı ve O'nun ve  eshabının yolundan gitmelidir. O'nun vârislerinin kıymetini iyi bilmelidir.
 
        Allahü tealaya emanet olunuz efendim.
 
 
       Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin, Cuma gününü tebrik ederiz,
  müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
 

        ali zeki osmanağaoğlu

 
< Önceki   Sonraki >