ALTIN HALKA - 12 - 4 Yazdır E-posta
Alî Râmitenî hazretleri "kuddise sirruh" ömrünün sonlarına doğru kalbine gelen ilâhî bir emirle, Buhârâdan Harezme göçtü. Harezme geldiği zamân sur kapısında konakladı ve o yerin pâdişâhına iki talebesini gönderdi. Talebelerine; (Sultâna gidiniz. Fakîr bir dokumacı, şehrinize gelmiştir. Müsâade ederseniz burada kalacak, izin vermezseniz tekrâr geri gidecektir, deyiniz. Şâyet izin verirse, sultânın elinden mühürlü bir vesîka alınız) buyurdu. Talebeleri gidip sultâna durumu arz ettiler. Sultân böyle bir isteği ilk defa duyduğu için tuhaf karşıladı. Fakat gelen talebeleri de kırmayarak, mühürlü bir vesîka verdi. Bu vesîkayı talebeler hocalarına getirdiler. Azîzân hazretleri "rahmetullahi aleyh" şehrin kenârında bir semte yerleşti. Her gün işçilerin toplandığı pazara gidip, içlerinden birkaç kişiyi alırdı. Onlara günlük yevmiyelerini sorduktan sonra; (Şimdi abdestlerinizi alıp, ikindi namâzına kadar sohbetimize katılınız. İkindiden sonra da ücretlerinizi alıp evlerinize dönünüz) buyururdu.
 
İşçiler, çalışmadan oturmak sûretiyle, ibâdetlerini de yaparak hiç işitmedikleri şeyleri öğreniyorlar, akşâma doğru ise ücretlerini almayı ganîmet biliyorlardı. Alî Râmitenî hazretlerinin sohbetine bir defa katılan kimse, sohbetin lezzetine doyamayıp, bir dahâ Azîzân hazretlerinden ayrılamıyordu. Bu durum, bütün şehre yayıldı. Herkes Alî Râmitenî’nin "kuddise sirruh" talebesi olmak, rûhlara şifâ olan sözlerini işitmekle şereflenmek için, kapısına koştular. Her gün evi dolup boşaldı. Duâsını almak için herkes birbiriyle yarıştı. Nihâyet bazıları, durumu sultâna şöyle anlattılar: (Şehirde bir hoca türedi. Herkes akın akın ona koşuyor. Onun yolunda yürüyor, bir dediği iki edilmiyor. Bir arzûsunu, emirmiş gibi yapmak için yarış ediyorlar. Bu gidişle şehirdekiler, onu başlarına sultân seçerler de saltanâtınızdan olursunuz. Şimdiden çâresine bakmazsanız, sonu iyi olmaz. Yine de siz bilirsiniz,) gibi sözler ile Sultânı, Alî Râmitenî hazretlerine karşı kışkırttılar. Sultân, Alî Râmitenî hazretlerinin şehirden çıkması için bir fermân yazdırıp, adamlarıyla gönderdi. O da gelen adamlara; (Biz, koynumuzda şehre girebileceğimize ve orada yerleşeceğimize dâir altı imzâlanmış, mühürlenmiş bir fermân taşıyoruz. Sultân, eğer kendi imzâsını, mührünü ve müsaâdelerini inkâr ediyorsa, biz çıkıp gitmeye râzıyız) cevabını verdi. Bu cevabı sultâna bildirdiler. Sultân, verdiği müsaâdeyi geri almak küçüklüğüne düşmedi. Ayrıca Alî Râmitenî hazretlerini ziyâret edip sohbetine katıldı. Onun sohbetindeki lezzeti, nasîhatlerindeki inceliği iyi anlayan Sultân, onun en önde gelen talebelerinden oldu.

 
< Önceki   Sonraki >