ALTIN HALKA - 4 - 6 Yazdır E-posta
Buyurdular ki;
 
Ana-babasını üzen, onlara isyân etmiş olur. Musîbet zamânında dizini döven, sevabından mahrûm olur.

Takvâdan (Allahü teâlâ’dan korkup harâmlardan sakınmaktan) dahâ üstün azık yoktur. Susmaktan güzel şey yoktur. Bilgisizlikten zararlı düşman yoktur. Yalandan büyük hastalık yoktur.

İyilik üç şeyle temâm olur: O iyiliği yapmakta acele etmek. Yaptığı iyiliği gözünde büyütmemek, dâimâ küçük görmek. İyiliği yaparken, gizlice yapmak.

Uzun emel sahibi olmak ve her şeyi sonraya bırakmak perîşanlık ve düşüncesizliktir.

Allahü teâlâ’nın yarattığı işlere karışmak, karışanın felâketine sebep olur.

Dört şey vardır ki, onların azı da çoktur: Ateş, Düşmanlık, Fakîrlik, Hastalık.

Kız evlatlar, ana-babası için hayr ve hasenattırlar. Oğlanlar ise, nimettirler. Hasenât sahibi olanlar sevâp kazanır. Nimetlerden ise hesâba çekilir, suâl sorulur.

Bir kimse, kusûr, günâh işlediği zamân utanmıyorsa, yaşlandığı zamân pişmânlık duyup, kötü işlerinden vazgeçmezse ve tenhâ bir yerde olduğu zamân Allahü teâlâ’dan korkmazsa, onda hayr yoktur.

Üç şey vardır ki, Müslümânları çok azîz, şerefli eder: Kendisine zulüm edeni afv etmek. Kendisine bir şey vermeyene iyilikte bulunmak. Kendisini aramayanları, arayıp hâllerini sormak.

Ca’fer-i Sâdık hazretlerinin "rahmetullahi aleyh", oğlu Mûsâ Kâzım için olan nasihati pek meşhûrdur. Oğluna buyurdu ki:
– Ey oğlum, kendi rızkına râzı ol! Kendi rızkına râzı olan, kimseye muhtâç olmaz. Gözü başkasının malında olan, fakîr olarak ölür. Allahü teâlâ’nın taksim ettiği rızka râzı olmayan, Onu kazâ ve kaderinde, dilediğini yaratmakta töhmet altında tutmuştur. Kendi kusûrlarını küçük gören, başkasının kusûrlarını büyütmüş olur. Her zamân kendi kusûrlarını büyük gör. Başkasının gizli bir şeyini açığa vuranın, evindeki gizli şeyler herkesçe bilinir. Kardeşi için kuyu kazan, o kuyuya kendisi düşer. Ahmaklar arasında bulunan horlanır, âlimler arasında bulunan hürmet görür.
– Ey oğlum, insanlara kızmaktan çok sakın, yoksa sana da kızarlar. Boş iş ve söze karışmaktan sakın, sonra aşağılanırsın.
– Ey oğlum, lehinde veyâ aleyhinde de olsa, hakkı, doğruyu söyle! Böyle yaparsan, herkes seninle istişâre eder (danışır, fikrini alır).
– Ey oğlum, arkadaşlık yaptığın, ziyâretine gittiğin kimse, iyi ahlâk sahibi olsun, kötü ahlâkı olanlarla arkadaşlık etme, onlarla görüşme! Çünkü onlar, suyu olmayan çöl, dalları yeşermeyen ağaç, ot bitmeyen topraktırlar.
– Ey oğlum, Allahü teâlâ’nın kitabını okuyucu, iyilikleri emir edici, kötülüğü nehy edici, sana gelmeyene sen gidici, seninle konuşmayanla konuşucu ol! İsteyene ver. Gıybetten, koğuculukdan sakın. Çünkü söz taşımak, insanların kalbinde düşmanlığı arttırır. İnsanların ayblarını görme, insanların ayıplarını gören, onların hedefi olur.

 
< Önceki   Sonraki >