ALTIN HALKA - 4 - 2 Yazdır E-posta
Ehl-i sünnet itikâdında olmanın şartlarından birisi de, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” dört halîfesinin üstünlük ve halîfelik sırasına doğru inanmaktır. Bu husûsu inkâr edenlere ve Eshâb-ı  kirâma dil uzatanlara, onları sevmeyenlere karşı Ca’fer-i Sâdık "rahmetullahi aleyh" hazretleri, vesîkaları ile cevab vermektedir.
 
İmâm-ı Ca’fer-i Sâdık, hadîs ilminde güvenilir bir râvi olup, kendisinden pek çok hadîs-i şerîf rivâyet edilmiştir. Bu hadîs-i şerîfleri, babasından, o da kendi babasından ve annesinden, Atâ bin Ebî Rebâhdan ve Zührî gibi birçok râviden alıp, öğrenmiş ve kendisinden de Süfyân-ı Sevrî, Süfyân bin Uyeyne, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, Mâlik bin Enes, Ebû Eyyûb-i Sahtiyânî gibi zâtlar hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler, Sahîh-i Buhârînin dışında kalan Kütüb-i sittenin hepsinde yer alır. Hadîs ilminde, İmâm-ı Şâfi’î ve Yahyâ bin Muîn, Onun güvenilir olduğunu bildirmişlerdir. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe, Onun hakkında, “Ondan dahâ fakîh [fıkh ilmini bilen] kimse görmedim, buyurdu. Ebû Hâtem de, Onun güvenilir bir râvi olduğunu söylemiştir.
 
Sâlih bin Ebil-Esved, İmâm-ı Ca’ferin, “Beni kaybetmeden önce, her ilimden sorunuz. Benden sonra, size, benim gibi söyleyen birisini bulamazsınız”, buyurduğunu haber verdi. Her ilimde üstat, her marifette mâhirdi. Doğruluğu ve sadâkatı o kadar çoktu ki, bundan dolayı kendisine “Sâdık” lakabı verildi.
 
Resûlullah’ın “sallallahü aleyhi ve sellem” nûrlu yolunu, hiç değiştirmeden, apaçık ve tam doğru olarak bugüne kadar ulaştırmakta, Ehl-i sünnet âlimlerinin "rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn" hizmeti çok büyüktür.
 
Bu büyük hizmet için, aralarında vazîfe taksimi yapan bu âlimlerden, îmân bilgilerini anlatıp öğretenlere “Mütekellimîn” denildi. İbâdetlerin ve işlerin nasıl yapılacağını, harâm ve halâlı, farzı, vacibi öğreten âlimlere de “Fukaha” denildi. Kalp ile yapılacak ve sakınılacak şeyleri öğreten ilime “Tasavvuf” ve bu ilmin âlimlerine de “Mutasavvifîn” denildi. İşte İmâm-ı Ca’fer "rahmetullahi aleyh" hazretleri, bu üçüncü ilmi anlattı, öğretti. Kelâm ve fıkıh âlimlerinin uğraştığı sahâda ayrıca kitâp yazmadı. Yoksa bu bilgilerde de, bütün âlimlerin ve Evliyânın da üstâdı idi.

 
< Önceki   Sonraki >