ALTIN HALKA - 2 - 4 - Selmân-ı Fârisî Hazretleri "radıyallahu anh" Yazdır E-posta
Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” Müslümân olup, kölelikten kurtulduktan sonra, geçimini sağlamak için, ince hurma dallarından sepet örüp satardı. Kazancının bir kısmını da fakîrlere sadaka verirdi. Resûlullah efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” yakınlarından olup, bazı geceler huzûrunda bulunarak baş başa sâatlerce sohbetinde kalırdı, oradan yayılan feyizlere kavuşurdu. Kalbinde Allahü teâlâ ve Resûlullah aşkından başka zerre kadar bir şey bulunmayan Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh”, dünyâ malı olarak kendisine gelen her şeyi Allah rızâsı için dağıtırdı. Elinde mal bulundurmazdı. Resûlullah efendimize en yakın olanlardandı. Hazret-i Âişe buyuruyor ki: “Selmân-ı Fârisî geceleri uzun zamân Resûlullahla berâber kalır ve sohbetinde bulunurdu. Neredeyse Resûlullah’ın yanında bizden fazla kalırdı. Peygamberimiz; (Allahü teâlâ bana dört kişiyi sevdiğini bildirdi ve bu dört kişiyi sevmemi emir etti. Bunlar; Alî, Ebû Zer-i Gıfârî, Mikdâd ve Selmân) buyurdular.
 
Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh”, Kınde kabîlesinden bir hanım ile evlenmişti. Evlendiği kadının evine girdiği zamân, duvarlarına süs eşyâları asılmış olduğunu gördü. Ziynetli süs örtülerinin Kâ’be-i Muazzamaya yakışacağını söyledi ve eve girmedi. Kapının örtüsü hâriç bütün örtüler kaldırıldı. Eve girdiği zamân bir hayli mal gördü. Bunlar kimin içindir, diye sordu. Dediler ki, senin ve hanımın malıdır. Buyurdu ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bana bunu tavsiye etmedi. Fakat bana bir yolcunun malından ve ihtiyâcından fazla bir şey bulundurmamamı tavsiye etti. Biraz sonra bir hizmetçi gördü. Bu hizmetçi kimin? diye sordu. Senin ve ehlinindir (hanımınındır) diye cevab verdiler. Buyurdu ki: Halîlim “sallallahü aleyhi ve sellem” bana bunu tavsiye etmedi ve evinde nikâhlı zevcenden başka kimseyi bulundurma, buyurdu. Eğer bulundurursam, onlar kadınların yapmaması icap eden şeyleri (yalanı, geçimsizliği, dedikoduyu) yaparlar diye tavsiye etti. Bunun üzerine hizmetçi kadını da gönderdi. Dahâ sonra hanımının yanına girdi ve ona, sen bana, emir ettiğim şeylerde itâat edecek misin? diye sordu. Hanımı da, senin meclisine itâat etmek üzere oturdum. Yani sana itâat etmek üzere geldim, evlendim, dedi. Bunun üzerine Halîlim “sallallahü aleyhi ve sellem” bana buyurdu ki, (Sen ehlinle Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmek üzere bir araya gel) dedi.
 
Bundan sonra namâz kılmaya kalktı ve ehline de namâz kılmasını emir etti. Çok ibâdet edip gözyaşı döktü ve bereketli kılması için Allahü teâlâ’ya duâ etti. Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” hanımı ile gâyet Zâhidâne bir hayât sürdüler. Eshâb-ı Soffa içerisinde Resûlullah’ın “sallallahü aleyhi ve sellem” önünde, İslâm ilimlerini öğrendi. Selmân “radıyallahü anh” senelerce fakîrlik ve kölelik içerisinde çektiği sıkıntıları, nübüvvet sofrasında nimetlenerek ve vahiy pınarının berrak sularından, kana kana içerek giderdi. Ehl-i Soffa içerisinde Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” en yakın olan Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” idi.

 
< Önceki   Sonraki >