Transmenu powered by JoomlArt.com - Mambo Joomla Professional Templates Club

 

Çerçeve
Fuat Bol
29 Ekim 2001 Pazartesi 

 

Azrail’e tebessüm...
 
Üstad Necip Fazıl, ölümü hecelerken: ‘Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm; Gözümde son marifet, Azrail’e tebessüm...’ der.

 

Süleyman Darani hazretleri de; ‘Cenab-ı Hakk’ın katında meleklerin en büyüğü, Namus-ı Ekber olan Cebrail aleyhisselamdır. Dolayısıyla, melekler arasında en ziyade sevilmesi gereken melek de odur. Fakat ben, en çok Azrail aleyhisselamı seviyorum. Çünkü o, sevgilileri birbirlerine ve Sevgililer Sultanı’na kavuşturuyor!’ buyurur.
Mübarek üç aylarda, mübarek bir gecede ‘Hüseyin Hilmi Işık’ı (rahmetullahi aleyh) kaybettik. (26 Ekim 2001, Cuma gecesi, saat 01.40) Ertesi günü ikindi vaktinden sonra da, mübarek bir cemaatin eşliğinde, mübarek bir beldede defnedildi. Zaten kendileri de Eyüp Sultan doğumlu idiler.
Onları, çocukluk çağından çıkıp, delikanlı olmaya başladığım, orta üçüncü sınıfta kimya hocam olarak tanıdım! (1967 senesi, İstanbul İmam-Hatip Okulu)
Fen ve meslek dersleri hocalarımızdan çok farklıydı! Çok nazik, kibar ve şefkatli olmasına karşı, son derece ciddi ve vakar sahibi idi. Kimya dersini veya herhangi, günlük alelade bir olayı bile anlatırken, vücudunun bütün hücreleri ile konuştuğunu hissederdiniz!
Teneffüslerde ve öğlen tatilinde, okulun bütün öğrencileri; sınıfta, koridorda veya bahçede etrafını çevirir, üst üste dini konularda sorular sorarlardı. Hepsini büyük bir dikkatle dinler ve herkesi tatmin edici cevapları, bıkmadan usanmadan verirdi.
Onları dinlerken mest olurdunuz. Mesela; bir Hadis-i şerif buyuracağı zaman, ayağa kalkar, kemal-i ciddiyetle sözleri tane tane söyler ve; ‘Hadis-i şerif bu kardeşim! Peygamber sözü!’ diyerek vurgu yapar ve önemine işaret ederlerdi.
Konulara hakimiyetini ve vukufiyetini nasıl anlatsam bilemiyorum! Bilginin hakk-el yakin mertebesi dersem, herhalde anlatmış olabilirim. Onlardan aldığım, orta okul üçüncü sınıf, organik kimya bilgimle, lise bitirmelere, kimya dersini seçerek girdim ve tam not aldım!
Bir asra yaklaşan uzunca bir ömür (91), kütüphanelerde ve kitaplar arasında geçti.

 

Lise ve üniversite yıllarımızda biz, ne zaman Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ne gitsek, onları orada görürdük! Bir saniyeyi ziyan etmezler; ya okur, ya yazar veya düşünürlerdi.
Fen ve din ilimlerinde son devirde yetişen en büyük mütefekkirdi.

 

Allah’ın kendilerine bahşetmiş olduğu uzunca ömürlerinin bir saniyesini feda etmeksizin hazırlamış oldukları TAM İLMİHAL-SEADET-İ EBEDİYYE kitabı; İslam âlimlerinin eserlerinden bal misali süzülerek, 200 binden ziyade meseleyi ve bunların delillerini (âlim adı, eserinin adı, sayfa numarası, hangi kütüphanede ve hangi numarada kayıtlı olduğu) ihtiva etmektedir!
Bu yüzden olacak ki, kitaba takriz yazan Kadıköy müftüsü, faziletli insan Ahmed Mekki Üçışık Efendi şöyle buyurmaktadır: ‘Ey Temiz gençler! Dini ve milli bilgilerinizi, bu latif, benzeri bulunmayan ve ileride bir benzeri yazılamayacak olan, bu kitaptan alınız!’
Bu büyük insan, Hakikat Kitabevince hazırlanmış olan; dünyanın çeşitli dillerinde kaleme alınan 200’ün üzerindeki kitaplarını emanet bırakarak dar-ı Beka’ya göçtü.
Her hakiki İslam âlimi gibi, dünyaya hiç iltifat etmedi; asla siyasete bulaşmadı. Değil devlet ve hükümet adamları ile, alelade insanlarla bile görüşmedi.
Devamlı araştırdı, okudu ve yazdı.

 

Ve, ardından bir külliye bıraktı...
 
33 sene önceki kimya hocamı, okul yıllarımdan sonra ancak; 5-6 kez görebildim. Son olarak, bundan bir ay kadar önce; M. Said Efendi ve Hüseyin Dörtkaşlı arkadaşımla birlikte, Türkiye Hastanesine ziyaretlerine gittik.
Oturttular ve dakikalarca süzdükten sonra: ‘Ne iyi ettiniz de geldiniz kardeşim! Beni ferahlandırdınız, Allah sizden razı olsun!’ buyurdular.
Ve, eklediler; kitaplar, kitaplar, kitaplar!.

 

Kimya öğretmenim; eczacı ve kimya yüksek mühendisi, emekli öğretmen Albay Hüseyin Hilmi Işık Efendinin kitapları, İstanbul, Fatih’teki Hakikat Kitabevinden temin edilebilir.
(Darüşşefeka cd. No: 57 P.K. 35 Tel: 0212- 5234556)