Ebû Bekr-i Sıddîk ''radıyallahü anh'' 24 Yazdır E-posta
Ebû Sa’îdil Hudrî “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri rivâyet eder. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular: Kıyâmet günü olunca, Allahü tebâreke ve teâlânın emri ile arş önünde kırmızı altından üç kürsî konulur. Mahşer meydânı onların nûru ile nûrlanır, aydınlanır. Biri bir kenârda, biri öbür kenârda, biri ortada kurulur. İbrâhîm aleyhisselâm gelip, Allahü teâlânın emri ile bir kenârdaki minber üzerine oturur. Ben de (Muhammed aleyhisselâmım); öbür kenârdaki minber üzerine otururum. Orta yerde olan minber boş kalır. Bir münâdî, seslenir ki, Ebû Bekr-i Sıddîk nerededir. Ebû Bekr-i Sıddîkı durduğu yerden ta’zîm ile getirirler. Ortadaki minber üzerine oturturlar. Sonra bir münâdî seslenir ve der ki, Halîl ve Habîb arasında Sıddîkın bulunması ne hoşdur, ne güzeldir. Sonra Allahü teâlâ hazretleri üçünden hicâbı kaldırıp, tecellî eder, dîdârını gösterir. Ben, baş gözü ile, Allahü teâlâyı müşâhede ederim. İbrâhîm de müşâhede eder, Ebû Bekr de müşâhede eder.
 
Ebû Ubeyde bin Cerrâh “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet eder: Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretleri buyurdular ki: Mi’râc gecesi, Arşa vardığım zamân, bir nidâ edici, Arş-ı a’lâdan, yâ Muhammed, yâ Muhammed, diye nidâ etdi. Ben dedim ki, buyur, buyur yâ Rabbî. İkinci kerre, yâ Muhammed, yâ Muhammed, Ebû Bekre muhabbet eyle ki, Ebû Bekr-i Sıddîkı ben severim, diye seslendi. Sonra Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” mubârek elini Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin omzuna koyarak, buyurdu ki: Yâ Ebâ Bekr! Kullar, Allahü teâlâ hazretlerinin huzûruna dağlar misilli günâh ile çıksalar, kalblerinde senin muhabbetin olsa, Allahü teâlâ onların günâhlarını afv eder.
 
Haberde gelmişdir ki, Bedr gazâsında, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” çadır gibi bir arşın altında gölgelenip, oturmuşlardı. Müslümânlar kâfirler ile mukâtele [muhârebe] ederlerdi. Bir arab, muharebe meydânından arşın (çadırın) kapısına geldi. Dedi ki, yâ Ebâ Bekr! Kalk dışarı gel, muhârebe eyle ki, eshâbın bir bölüğü şehîd oldular. Resûlullah hazretleri o araba mâni’ olup, buyurdu ki, (Allahü teâlâ, Ebû Bekri, Resûli için enîs, dost, vezîr, arkadaş eylemişdir.) Arab, döndü ve (Hâlin ne hoşdur, ey Ebû Bekr) dedi.

 
< Önceki   Sonraki >