Ebû Bekr-i Sıddîk ''radıyallahü anh'' 25 Yazdır E-posta
Bedr gazâsında, Ramazân-ı mubârekin onyedinci Cum’a günü idi. Bu haberin râvisi, Abdüllah bin Mes’ûddur “radıyallahü teâlâ anh”. Der ki, o gazâda ben de hâzır idim. Benden âciz kimse yokdu. Lâkin Ebû Cehlin başını ben kesdim, getirdim. İki asker birbirine erişdi. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerini, Muhammed Mustafânın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” huzûr-u şerîfinde gördük. Hazret-i Sıddîk kendi oğlunu kâfirler safında gördü. Gayret ve hamiyyet-i dîniyyesi galebe gelip, din gayreti ile ortaya çıkıp, yâ Resûlallah bana izn ver, tâ kâfirler ile muhârebe edeyim. Onların kalblerine vurayım dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, yâ Ebâ Bekr! Harbe katılma. Benim yanımda, gözüm ve kulağım gibi olduğunu bilmiyor musun, buyurup, hazret-i Ebû Bekri; Allahü teâlânın selâmını ve kelâmını işiten mubârek kulaklarına ve Allahü teâlâyı bilmediğimiz şekilde gören mubârek gözlerine benzetdiler. Server-i âlem Resûl-i ekrem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerinin mubârek başlarından kadem-i şerîflerine kadar herbir a’zâsı güzel idi. Velâkin mubârek gözleri ve kulakları cümle a’zâlarından dahâ güzel idi. Doğudan-batıya bütün müslümânlar, muvâfık ve muhâlif hepsi bilirler ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” çok kerre, kulağından ve gözünden dolayı düâ buyurmuşdur. (Ey benim Allahım! Beni kulağım ve gözüm ile fâidelendir. Benim gözümü ve kulağımı benden sonra ümmetime mîrâs bırak.) Allahü teâlâ bu iki düâya icâbet etmişdir. Resûl-i ekrem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” hazretlerini hayâtda Ebû Bekr ile fâidelendirmişdir. Vefâtlarından sonra, Ebû Bekri mîrâs tutucu halîfe etmişdir. Bu iki düâ, o iki düâya benzer ki, Ebû Bekr hazretlerine buyurmuşlar idi: (Allahü teâlâ, sana, hayâtımda ve vefâtımdan sonra, benim tarafımdan en iyi karşılıklar versin!) Bu düâların tamâmını Allahü teâlâ kabûl buyurmuşdur. Zîrâ, islâm dîni önce ve sonra, Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü teâlâ anh” hazretleri ile karâr tutdu. Mâlik bin Enes, Ebû Hüreyreden “radıyallahü teâlâ anh” rivâyet etmişdir ki, Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurmuşdur: (Eğer Ebû Bekr olmasa idi, Allahü teâlâ hazretlerine ibâdet olunmaz idi.) Önce kimse müslümânlığa gelmezdi. Sonra da kimse müslümânlık üzere kalmaz idi. Her kim ki, o islâm dînine geldi; ki Allahü teâlânın tevfîki ile geliyordu. Lâkin Ebû Bekr “radıyallahü teâlâ anh” hazretlerinin islâma gelmesi bunlara sebeb idi. İyi düşünürsen, istersen, bu sözlerin doğru olduğunu anlarsın, bilirsin.


 
< Önceki   Sonraki >