Beni yavaş götürün Yazdır E-posta
Hazret-i Aişe’den radıyallahü anha,
Nakledilir: Evimde idim ki tek ve tenha,
 
İçeri, Resulullah teşrif etti bir yerden.
Saygı için, ayağa kalkıyordum ki hemen,
 
(Kalkma!) deyip, oturdu gelip yanıbaşıma.
Sonra, koyup uyudu başını kucağıma.
 
Sakal-ı şerifinde saydım tam dokuz adet,
Beyazlanmış kıl vardı, mahzun oldum begayet.
 
Düşündüm ki: Dünyadan giderse benden önce,
Ümmeti, Peygambersiz kalacaktır böylece.
 
Ağlayıp, gözlerimden boşandı yaşlar o gün.
Düştü bir damlası da, nur yüzüne Resul'ün.
 
O zaman Resulullah uyanarak uykudan,
Buyurdu: (Ya Aişe, nedir seni ağlatan?)
 
Arz ettim düşüncemi, buyurdu: (Ya Aişe!
Hangi hal şiddetlidir ölü olan kişiye?)
 
Dedim ki: (Hanesinden götürüldüğü hali,
Çok üzüntülü olup, ağlar bütün iyali.)
 
Buyurdu: (Ya Aişe, doğru, bu çok çetindir.
Bundan daha şiddetli acaba hangisidir?)
 
Dedim: (Kabre konup da, üzeri örtülünce,
Ameliyle başbaşa kalır, herkes gidince.)
 
Buyurdu: (Ya Aişe, doğrudur söylediğin.
Bundan daha şiddetli ne vardır meyyit için?)
 
Sükut edip, edeple arz ettim ki hem dahi:
Allah ve Resulullah bilirler daha iyi.
 
Buyurdu: Ya Aişe, daha da zoru vardır.
Gasilin yıkamaya başladığı zamandır.
 
Parmağından, yüzüğü çıkarıp, başlar işe.
Elbisesi, rütbesi, çıkarır ne var ise.
 
O zaman çıplak görüp, ruh kendi bedenini,
Bir üzüntü, pişmanlık kaplar hemen kendini.
 
O kederli haliyle eder ki öyle feryat,
İnsan ve cinden gayri işitir her mahlukat.
 
Bu çıplak hali, ona, gelir ki öyle acı,
Başucuna gelir ve der ki: (Ey yıkayıcı!
 
Yavaş tut bedenimi, zira çok çekti zahmet.
Dikkat et de, çekmesin daha fazla eziyet.)
 
Teneşire gelince, der ki: (Ricam var benim.
Suyu sıcak etme ki, incinmesin bedenim.)
 
Kefene sarılırken, nida eder bir daha.
Der ki: (Yakınlarımı göreyim son bir defa.
 
Beni bu halde görüp, hiç feryat etmesinler.
Onlar da, çünkü yarın ölürler birer birer.)
 
Musallaya gelince, seslenir: (Ey iyalim!
Bakın, ibret alın ki, böyledir işte halim.
 
Ayrılık günü yoktur bunun gibi dünyada.
Elveda! kıyamette görüşürüz bir daha.)
 
Namazı kılınıp da, omuzlarda giderken,
Der ki: (Yavaş götürün, incinirim yoksa ben.)
 
Kabirde seslenir ki: (Ey dostlarım, şimdi siz,
Beni, bu ıssız yerde bırakıp gidersiniz.
 
Başbaşa kalırım ki mezarda amelimle,
Olmaz hiç ilgilenen bu kabirde benimle.)

 
< Önceki   Sonraki >